Paylaşım Türkiye
İnsan Bilgileri ve Kendini Tanıma 212
Paylaşım Türkiye
İnsan Bilgileri ve Kendini Tanıma 212
Paylaşım Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


paylaşım forumu, site ekle, site tanıt, dizin
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlSite ekleGiriş yap

 

 İnsan Bilgileri ve Kendini Tanıma

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
hacker
Moderatör
Moderatör
hacker


uyarı yok
Mesaj Sayısı : 794
Kayıt tarihi : 10/03/10

İnsan Bilgileri ve Kendini Tanıma Empty
MesajKonu: İnsan Bilgileri ve Kendini Tanıma   İnsan Bilgileri ve Kendini Tanıma EmptyCuma 25 Haz. - 1:00

İNSAN BİLGİLERİ

İnsan, hem kendini hem de dünyayı tanır, anlar. Kendini ve dünyayı git gide artan bir istekle daha çok anlamaya çalışır. Onun ilerleyişi ve mutluluğu, bu iki unsurun (kendini ve dünyayı anlama) ilerlemesiyle, kalitesiyle doğrudan alakalıdır.

Bu iki bilgiden hangisi diğerinden daha önde gelir? Hangisi birinci derecede sayılacaktır? Bu konuda fikir yürütmek oldukça zordur. Kimi "kendini bilme"yi, kimi de "dünyayı bilme"yi birinci derecede önemli kabul eder. Muhtemelen bu farklı görüş, doğu ve batı görüşlerinden kaynaklanmaktadır. İlim ve imanın farklarından birisi, ilmin dünyayı bilmek, imanın ise kendini bilmek için bir hazine oluşudur. Tabii ki ilim, insana dünyayı tanıttığı gibi kendi özünü de tanıtma amacındadır.

İnsanın özüyle uğraşan ilimler, bu görevi üstlenmişlerdir. Fakat ilimin verdiği "kendini tanıma" ölü ve cansızdır. Gönüllerde şuur yarat­maz, uyuşmuş güçleri uyandırmaz.

Bu, dinde görülen "kendini tanıma"nın tam tersi bir durumdur. Öyle ki, "dini tanıyış"ta temeli oluşturan şey, sadece imandır. Kaynağı imandan olan "kendini biliş", insan vücûdunda ve ruhunda tepeden tırnağa bir canlılık yaratır.

İnsana kendi öz gerçeğini hatırlatan "özünü bilme" gafleti onu varlığından uzaklaştırır. Onun yüreğine ateş düşürür, canlandırır, onu derdi tanıyan bir dertli yapar. Bu, ilmin ve felsefenin yapacağı bir iş değildir. Onlar insanı gaflete sürükleyip kendinden uzaklaştırırlar. Hiçbir tahsil yapmadığı halde "kendisini bilen"lerin tersine, her şeye ilgisiz ve dertsiz olan fakat "kendisinden habersiz" kalan bilginlerle düşünürler, bunun bariz bir örneğidir.

"Kendini bilme"ye davet eden, "Yaratıcını tanımak için kendini tanı!" ve "Yaratıcını unutma ki, kendini de unutmayasın!" esasları, dinin ilk esaslarındandır.

Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyrulmaktadır:

"Ey insanlar! Sakının Allah'tan ve herkes yarın için ne hazırladı ona baksın ve çekinin Allah'tan! Şüphe yok ki Allah ne yapıyorsanız hepsinden haberdardır." (Haşr: 19)

Allah'ın Rasûlü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Kim kendini tanırsa, Rabbini de tanır." İmam Ali (r.a): "Kendini bilme, bilişler içinde en faydalı olandır ve şaşarım o kimseye ki; kendine ait olan bir şeyi kaybettiği zaman onu arar durur da kendini kaybettiği zaman aramaya koyulmaz." buyurmuşlardır.

Dünya bilginleri, Batı'nın medeniyet ve kültürünü, dünyayı tanıtıcı ve "kendini unutturucu" olması yönünden temel bir eleştiriye tabi tutarlar. Bu öyle bir kültürdür ki, ona dünyayı öğretmesine rağmen, kişiyi kendi benliğinden uzaklaştırmaktadır. Batı insanının çöküşünün sırrı budur. Kur'ân'ın deyimiyle, "İnsan kendisini kaybederse nefs hüsrana sürüklenmiştir." Bu durumda dünyayı avucuna alması neye yarar? Batı kültürünü bu yönüyle en iyi şekilde eleştiren kişi, şüphe yok ki Hindistan'ın lideri Gandhi'dir. Gandhi der ki:

"Diğer milletlerin, sadece Allah'ın gücünün yeteceğine inandığı büyük işleri Batı becerebilmektedir. Fakat Batı bir şeyden acizdir: Kendi özünü tanıma!"

Sadece bu bile, yeni medeniyetin sahte parlaklığının gerçekte ne kadar kof ve anlamsız olduğunu gözler önüne sermektedir. Eğer Batı kültürü Batılıyı içki içmeye ve cinsel tatmine müptela etmişse bu, Batılının kendi özüne döneceği yerde, özünden uzaklaşması ve yok oluşa doğru koşmasındandır. Batılının büyük, kahramanca ve iyi işlerinin çoğu öz benliğini unutma olup beyhudedir, boşunadır. Keşifler, icadlar ve savaş imkânları yolundaki pratik kudreti, Batılının "kendi öz benliğinden kaçmasından kaynaklanmaktadır. Kendine hakim olma ve kendini kontrol etme gücünden doğmamıştır bu kudret.

Gandhi der ki: "Kendi ruhunu kaybeden bir insanın, dünyayı fethetme neyine? Dünyada sadece bir gerçek vardır. O da kendi öz'ünü tanıma (nefs; öz varlık) Kim kendini tanırsa Allah'ı ve diğer şeyleri tanımıştır. Kendini tanımayan kimse, hiçbir şeyi tanımamıştır. Dünyada sadece bir enerji, bir adalet ve bir özgürlük vardır: Kendi öz varlığı üzerinde iktidar kurma. Kim kendine hâkim olursa dünyaya hâkim olmuştur.

Dünyada sadece bir iyilik vardır; o da, kendini sevdiği kadar, diğerlerini de sevmektir. Başka bir deyişle başkalarını kendimiz gibi tasavvur etmek gerekir. Gerisi boş bir hayal ve yokluktur." (Budur Benim Dinim)

Netice olarak ister "kendi özünü bilmeyi" birinci plâna alalım, ister "evreni, bilmeyi", ister bu ikisine de eşit önem verelim; kesin olan şudur ki, bilgi genişliği, insan yaşamının kalkınması demektir. Ruh ve­ya can, bilginin eş anlamıdır. Bilgi de ruh veya can demektir. Daha çok bilen, daha çok "can"lıdır.

- Bu sınavda, hayat "bilmek"ten başka bir şey değil.
- Kim daha çok "bilirse" varlığı daha üstündür.
- Bizim varlığımız hayvanın varlığından üstündür.
- Niçin? Çünkü ondan daha çoktur bilgimiz.
- O halde melek mi daha üstün bu varlıktan?
- Nerede? O da ayrıldı bu noktada bizden.
- Melekten, gönüller sahibinin canından
- Daha üstündür.
- Yeter ki sen isyanı bırak!
- Bu yüzdendir ki, insan onların kıblesidir.
- insanın ruhu, onların varlığından değerlidir.
- En iyiye secde edilmez mi?
- Bunun için emre ne gerek var?
- Gülün dikene secde etmesi
- Yaratıcı'nın adalet ve lütfuna sığar mı?
- Can yükselip nihayeti aştığından,
- Diğer bütün canlar ona baş eğdiler.
- Yürüyenden, yüzenden ve uçandan
- Üstündür O, üstündür tüm canlılardan.
- Can nedir? Hayırdan ve şer'den haberdarlık,
- iyiliğe sevinmek, zarara göz yaşı dökmek...
- Canın sırrı ve mahiyeti bildirici olduğundan
- Kim "daha çok bilirse" daha üstün canlıdır.
- Can'a "bilgi" gerektiğinden
- Kim daha çok "anlar" ve "bilir"se daha güçlüdür.
- Ruh "bilgi'den "etki"lenir.
- Kimde daha çoksa onu "ilâhî" yapar.

Can dünyası, tepeden tırnağa "bilgi" olduğundan; kim cansızsa bilgisizdir.

O halde insan, kendini ve evreni tanığı ölçüde "canlı"dır. Canlılık, düşünürlerin deyimiyle kademe kademedir. Yani merhaleleri vardır, insanın yavaş yavaş bilgisi arttıkça, hayat varlığının ve canlılığının de­ğerleri artar.

Açıktır ki, burada bahsettiğimiz "kendini tanıma", kişinin kendisi­ni nüfus cüzdanından tanıması -adını, soyadını, baba ve ana adını, doğum yerini...vs. bilmesi- değildir. Veya söz konusu "tanıma" insanın maymun veya ayıya yakın bir yaratık olduğu yolundaki hayvan bilimi açısından bir tanıma da değildir. Konuya tam bir açıklık getirmek için çeşitli "kendini tanımalardan burada bahsedeceğiz. "Nüfus cüzdanını rafa kaldırırsak, bir kaç çeşit "kendini tanıma"dan bahsedebiliriz.
1- Yaradılıştan gelen “kendini tanıma”:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İnsan Bilgileri ve Kendini Tanıma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İyimser insan sağlıklı insan
» Kişi Kendini Hasta Eder, Kişi Kendini İyi Eder
» Tanıma ve tenfiz nedir?
» Olimpos otellerini ve pansiyonlarını yakından tanıma fırsatı
» Fizik tedavi Bilgileri - Uzmanfiziktedavi.net

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paylaşım Türkiye :: Din Kültürü :: Diğer Konular-
Buraya geçin: