Paylaşım Türkiye
Eski ramazanlar 212
Paylaşım Türkiye
Eski ramazanlar 212
Paylaşım Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


paylaşım forumu, site ekle, site tanıt, dizin
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlSite ekleGiriş yap

 

 Eski ramazanlar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
brisin
******
brisin


uyarı yok
Boğa Horoz
Mesaj Sayısı : 306
Doğum tarihi : 13/05/93
Kayıt tarihi : 01/07/10
Yaş : 31
Nerden : İstanbul
Sitemizi kim tavsiye etti : çağınyarışması

Kişi sayfası
Altın Altın: 0
Para Para: 0

Eski ramazanlar Empty
MesajKonu: Eski ramazanlar   Eski ramazanlar EmptyÇarş. 7 Tem. - 18:52






Ramazan’ ın müjdecisi Yeni Hilal…
Günlük hayatın karmaşasında unutulan değerler Ramazan
ayıyla birlikte hatırlanırken, eski Ramazanları özlemle hatırlayan çok.
İslam inanışına göre her yıl Ramazan ayı, ramazan hilalinin doğuşu
başlar. Bu sebeple eski Ramazanlarda kutsal ayın yaklaşmasıyla hareketli
günler başlardı. Herkes Ramazan’ın geldiğinin müjdesini verecek incecik
hilalin gökyüzünde görüneceği anı yakalamak peşindeydi. Akşam
saatleriyle birlikte “yeni hilali ilk gören kişi” olmak sevdası,
“Yevmüşşek” yani şüpheli günler diye adlandırılan Şaban ayının son
günlerinde yoğunlaşırdı. Şer’iye mahkemelerinde kadılar, müftüler
sabahlara kadar nöbet tutup Ramazan müjdecisini beklerlerdi. Sonunda
Yeni Ay’ı ilk gören soluğu kadının huzurunda alır ve “Ay’ı ilk gördüğüne
dair” yemin ederek, Ramazan’ın ilan edilmesini sağlardı. Toplar atılır,
mübarek ayın geldiği dört bir yana duyurulurdu.

İftar Diş Kirasız Olmaz…
Ramazan’ın gelişiyle evlere şenlik doğar, bereket yağardı. Ailenin
tüm üyelerinin toplandığı iftar sofraları birbirinden leziz özel Ramazan
tatlarıyla donatılırdı. İftar vaktinden evvel kadınlar gelmeye
başlardı. Bazılarının çocukları da yanlarında olurdu ve izzet ikram
faslından sonra kahveler, şerbetler içilir; sıra eğlenmeye gelirdi. Ama
önce masallar anlatılır, yaşlı başlı olanlar bilmece faslında ortaya
çıkarlardı. Bilmeceyi bilmek ve diğer hünerlerini -adabına göre oturup
kalkmak ve büyüklere hürmette kusur etmemek dahil- gösteren dest-i
izdivaç çağındaki kızlara çaktırmadan not verilirdi. Ramazan boyunca
devletin önde gelenleri ve varlıklı kişilerin konaklarında büyük iftar
sofraları kurulurdu. İftarların en görkemlerinin yaşandığı sarayda
sofraya büyük siniler salonlara dizilir, saraylılar sofranın çevresine
sıralanıp iftar açarlardı.
Sofranın muazzam görüntüsü nefis yemek kokularıyla birleşince,
insanda bir imrenme duygusu yaratırdı. Top atılır atılmaz da yemeklere
hücum edilirdi. İftariyeliklerle başlayan iftar yemeği hep birlikte
kılınan akşam namazıyla ara verilirdi Namazdan sonra iftar sofralarında
değişmez ilk yemek; et veya tavuk suyuyla hazırlanan düğün, mercimek,
yoğurt, pirinç çorbalarıydı. Ramazan’ın vazgeçilmez yemeği pastırmalı
yumurta ise sahanlar içinde yanında mutlaka Ramazan pidesiyle sunulurdu.
Daha sonraki yemekler etinden sebzesine, pilavından böreğine ev
sahibinin gücüne göre yapılan lezzetlerdi. Kuru meyvelerden yapılan
hoşaflar, 60-70 kat yufkadan oluşan baklava, kazandibi, kabak tatlısı,
keşkül ve Ramazan’a has bir tatlı olarak bilinen gül kokulu güllaç ise
iftar sofralarının vazgeçilmez tatlılarıydı.
Şerbet ve şuruplar, boza ve sahlep de önemli Ramazan içecekleriydi.
Demirhindi, ağaç kavunu, menekşe, kızılcık gibi şimdilerde adını bile
duymadığımız içecekler karla soğutularak sunuluyordu.Nargile, çubuk veya
kahve ile iftar keyfi tamamlanırdı. Büyük konaklarda tüm misafirlere
aynı anda verilmesi şarttı.Kahve ibriğinin soğumaması için gümüş
zincirli ateşlikler yakılır ve misafir sayısı kadar hizmetkar, kahveci
başının etrafına dizilir. Kahveler kafesli gümüş zarfların ucundan
tutulmak suretiyle misafirlere ikram edilirdi. İftardan sonra
haremağaları vasıtasıyla Sultan ve Kadın Efendilere saygılar iletilir,
iltifatla beraber, derecelere göre “diş kirası” adı altında armağanlar
ya da para alınırdı.Akraba ve dostlar arasında ise Ramazan’ın ilk
haftasında habersiz iftara gitmek, bir saygı belirtisi sayılırdı.
Geçmiş Zaman Ramazanları
Tiyatro sanatçısı Tevfik Gelenbe, eski Ramazanları özlemle anarken,
”Eskiden Ramazan başlı başına bir olaydı. Bir heyecan başlardı Ramazan
arifesinde. Kilerler dolardı. O zaman her gün markete gidilmezdi. Hepsi
alınır, kilerde dururdu. Ev temizlenir, lambalar, gümüşler parlatılırdı”
dedi.
Ramazan ayında ilk iftarın çok görkemli olduğunu da anlatan Gelenbe,
şunları söyledi:
”Herkes sofrasında bir misafirin olmasını arzu ederdi. Şimdi herkesin
misafirden kaçtığını düşünürsek, çok farklı bir aile yapısı vardı.
Farklı bir anlayış, hayata değişik bir pencereden bakma… İftardan sonra
erkekler teravihe gider. Direklerarası’ nda çeşitli temaşa sanatları,
ortaoyunu karagöz, meddah izlenirdi. Kadınlar evlerde çeşitli oyunlar
oynar, fasıllar geçerdi. Musiki alemleri yapılırdı.
Eskiden benim hatırlayabildiğim kadarıyla her evde en az bir kadın ud
çalardı. Ud, bir evin hiç değişmeyen aksesuarlarından biriydi. Duvarda
asılı dururdu. Biz de evde fasıllar geçerdik. Çocuklar mutlaka
sevindirilirdi. Böylece bayrama ulaşılırdı.”
O zamanlarda olup bugün olmayan şeyin ”sevgi” olduğunu dile getiren
Gelenbe, bir mahallede oturan fakirlere de, zenginler tarafından onuru
kırılmadan yardım edildiğini sözlerine ekledi.
Gazeteci-yazar Aydın Boysan ise eski döneme göre kendilerini
”Müslüman” olarak tanımlayanların fazlalaştığına dikkat çekerek, ”Buna
rağmen eski adetler kalktı. Eski Ramazanlar yaşanamıyor, mümkün değil.
Yaşama biçimleri değişti” şeklinde konuştu.
Eskiden, Ramazan akşamları herkesin iftar topunun
atılmasını heyecanla beklediğini ve top atılır atılmaz evlerine
koşturduğunu anlatan Boysan, eskiden Ramazanlar‘ da
yaşama düzeninde kesin değişiklikler yapıldığına değinerek, mesai
saatlerinin iftara göre uyarlanmasını ve esnafların öğlene kadar dükkan
açmamasını örnek verdi.
Ramazanın faydalı olan tarafının ”toplumdaki
fertleri birbirine yaklaştırması” olduğunu kaydeden Boysan, bugün eski
adetlerin uygulanmamasını ”toplumdaki gevşemeye” bağladığını belirterek,
şöyle devam etti:
”Örneğin Ramazan‘ da hali vakti yerinde olanların
sofraları herkese açık olurdu. İftar saatinde gelip ‘ selamunaleyküm ‘
diyen sofraya otururdu. Kimse de ona ‘sen kimsin’ diye sormazdı.
Aydın Boysan, Ramazanla ilgili anılarını ise şöyle anlattı:
”İlk defa oruç tuttuğum yıllardı. Yaş 15′ti yanlış hatırlamıyorsam…
Rahmetli annemle pazara gittik, döndük. Top atılmasına daha yarım saat
var. Ben yanlışlıkla bir avuç kavrulmuş fındığı ağzıma atmamış mıyım?
Annem çenemin oynadığını görünce ‘ne yaptın?’ diye bağırdı. Sonra ağzımı
yıkattı. ‘Niyetin kötü değildi, onun için oruç geçerli’ dediler.
Başka bir anım da, annemin dayısı Hacı Hüsrev dayıyla ilgili…
Bursa’da Simkeş Sokağı mescidinin fahri imamı idi. Hüsrev dayının
Bursa’daki lakabı ‘şimendifer hoca’ydı. Çünkü teravih namazını fevkalade
hızlı kıldırırdı. Onun namaz kıldırdığı mescitte, cemaat sokaklara
taşar, herkes orada kılardı. Çünkü hoca çabuk kıldırıyor. Onlar da
kahvede yer buluyorlar.”
Tiyatrolarda Ramazan Matineleri
Tiyatro sanatçısı Gazanfer Özcan da, insanın hep geçmişe özlem
duyduğunu, acı anılar unutulduğu için geçmişte yaşananların güzel
geldiğini dile getirdi.
”O yüzden geçmişteki Ramazanlar‘ ın çok daha güzel
geçtiğini zannediyoruz, ama eski Ramazanlar gerçekten çok renkli
gecelerdi” diyen Özcan, şimdi bütün bunların kaybolmasına
hayıflandıklarını belirterek, şunları söyledi:
”Ramazanlar’ da tiyatroların bile özel uygulamaları olurdu.
Ramazanlar’ da özel matineler konurdu. Oruç tutanlar, yatsı ile iftar
arasında gününü tiyatrolara koşarak geçirirdi. Şimdi tiyatrolara rağbet
azaldı. Ramazanın çok değişik tarafları vardı. Ailelerin çok güzel
donatılmış sofralarda iftar yemeği yemeleri, dostların bir araya gelmesi
gibi… Zaten özel bir ay bu. Dileğimiz o gelenekler inşallah sürer. Ama
bizden önceki kuşağın bu işte hatası var galiba. Yeni kuşaklara o
güzellikler iyi aktarılmadı. Görevimizi yerine getirmemiz lazım. En
azından çocuklara o güzel anılar anlatılmalı.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.brisin.tr.gg
 
Eski ramazanlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» nerde o eski ramazanlar
» eski fadime
» Eski Türkçe
» YinE O EsKi YaLnizLiK...!
» Eski Likör Fabrikası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paylaşım Türkiye :: Din Kültürü :: Ramazan ayı-
Buraya geçin: