Memorial Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Uzmanı Dr.
Füsun Soysal, bilinçsizce yapılan uzun süreli şok diyetlerin Tüberküloz
hastalığına yani halk arasında bilinen adıyla vereme davetiye
çıkardığını belirtti. Soysal, "vücut direncinin düşmesini fırsat bilen
sinsi hastalık" olarak tanımlanan tüberkülozun en çok, şoförler,
üniversite öğrencileri ve ev hanımlarında görüldüğünü kaydetti.
Dr. Füsun Soysal, vücut direncini düşüren stres, uykusuzluk ve beslenme
eksikliğinin, verem hastalığının en önemli nedenleri olduğunu vurguladı.
Daha önce, içki ve sigara kullanan, iyi beslenmeyen insanların
hastalığı olarak bilinen veremin son zamanlarda, zayıflama uğruna
özellikle şok ve uzun süreli diyetler yapan bayanlarda, otobüs, minibüs
gibi toplu taşıma araçları ile taksi şoförlerinde, ev hanımlarında,
üniversite öğrencilerinde çok fazla görülmeye başlandığına dikkat çekti.
Uzun süreli ve bilinçsiz olarak yapılan diyetlerin, beslenme
yetersizliği nedeniyle vücut direncini düşürdüğüne dikkat çeken Soysal,
diyetlerinde sebze, meyve ve etten yoksun bir beslenme programı
uygulayanlar için veremin büyük bir tehlike oluşturduğunu vurguladı.
Vücut direncinin düştüğü bu dönemlerde vücuda alınacak bir verem
mikrobunun, hastalığı tetiklediğini kaydeden Soysal, "Diyette yalnızca
vücut direnci düşmemekte, yaşanan zayıflama stresi de vücudu
yıpratmaktadır" dedi.
ŞOFÖRLER DE TEHLİKEDE
Soysal, toplu taşıma araçları, otobüs ve minibüs şoförleri ile taksi
şoförlerinin verem tehdidi altında olduğuna dikkat çekerek, "Çünkü
özellikle kış aylarında camların kapalı olduğu havasız ve kalabalık bir
ortamda, öksürük ve aksırık ile verem mikrobu saçan hastalar nedeniyle,
bu mikrobu vücuduna rahatlıkla alabilir. Vücut direnci düştüğü anda da
hastalık ortaya çıkmaktadır" dedi.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ BİRBİRİNE BULAŞTIRIYOR
Üniversite yurtlarında kalan ve toplu yaşamın getirdiği sağlıksız
koşullardan etkilenen öğrencilerin, verem mikrobunu birbirlerine
rahatlıkla bulaştırabildiğini söyleyen Soysal, öğrencileri özellikle
sınav dönemlerinde çok fazla uykusuz kalmamaları, kötü ve sağlıksız
beslenmeleri konusunda uyardı.
Risk grubunda ev kadınlarının da ilk sıralarda yer aldığını belirten
Soysal, ev kadınlarının bu hastalıktan etkilenmelerinin en önemli
nedeninin, zorlaşan yaşam koşullarının beraberinde getirdiği stres ve
kötü beslenme olduğunu kaydetti. Soysal, vücudun direncini artıran tüm
besinlerden dengeli bir biçimde alınması gerektiğini vurguladı.
"TEDAVİYİ YARIM BIRAKMAYIN"
Verem hastalığının bir yıl düzenli ilaç tedavisi gerektiren bir hastalık
olduğuna dikkat çeken Soysal, Türkiye'de verem hastalarının düzenli
tedavi görmediklerini belirtti. Soysal şöyle konuştu:
"Hastalar iki ay ilaçlarını alıp kendilerini iyi hissettiklerinde
tedaviyi bırakıyorlar. Eğer bir sene boyunca düzenli tedavi yapılmazsa,
hastalık nüksedebilir. Verem mikrobu, kullanılan ilaçlara karşı direnç
kazanır. Türkiye'de, dirençlenen mikroplarla yeniden başlayan
tüberkülozların da sayıları artmaya başlamıştır. Böylelikle tüberküloz
hastalığının tedavisi daha da zor hale gelmiştir. Yurt dışında ise vaka
sayısı bizden çok daha az olduğu için tedavi için 6 aylık süre yeterli
olabilmektedir."
Verem aşısının 8 ila 10 yıl koruma kapasitesi olduğunu ancak korumanın
yüzde yüz gerçekleşmediğini vurgulayan Soysal, verem mikrobu çok küçük
olduğu için bu mikrobu taşıyan kişilerle birlikteyken kalın maske
kullanılması gerektiğini kaydetti. Korunmanın en iyi yolunun, vücut
direncini düşürmemek olduğunu belirten Soysal, "Uykuya dikkat etmek,
dengeli ve iyi beslenmek, olabildiğince stresten uzak durmak gereklidir.
Balgam, iştahsızlık, halsizlik, özellikle gece terlemesi ve kilo kaybı
olan kişiler mutlaka bir akciğer grafisi çektirmelidir" dedi.