Paylaşım Türkiye
İki tuzluk ile alabileceğiniz hayat dersi 212
Paylaşım Türkiye
İki tuzluk ile alabileceğiniz hayat dersi 212
Paylaşım Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


paylaşım forumu, site ekle, site tanıt, dizin
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlSite ekleGiriş yap

 

 İki tuzluk ile alabileceğiniz hayat dersi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haso
Yetkingrafiker
haso


BANLANDI
Mesaj Sayısı : 2099
Kayıt tarihi : 02/08/10

Kişi sayfası
Altın Altın: 0
Para Para: 0

İki tuzluk ile alabileceğiniz hayat dersi Empty
MesajKonu: İki tuzluk ile alabileceğiniz hayat dersi   İki tuzluk ile alabileceğiniz hayat dersi EmptySalı 10 Ağus. - 2:36

“Artık hayatın yükünü kaldıramıyorum”, “Üzerimde o kadar çok iş, o
kadar çok baskı var ki, tarif edemem.”, “Çok sıkıldım ve bunaldım.”
diyecek kadar sıkıntılı iseniz size tuzlu bir hikayemiz var...



“Artık bu hayatın yükünü kaldıramıyorum.”, “Üzerimde o kadar çok iş, o
kadar çok baskı var ki, tarif edemem.”, “Çok sıkıldım ve bunaldım.”,
“İntihar etmeyi kaç kez düşündüğümü bir bilseniz.” gibi cümleleri son
zamanlarda ne kadar da sık duyar olduk. Günümüz insanı, özellikle
şehirlerde, sıkıntılar içinde bir hayat yaşıyor. Felek hepimizi sıkıntı
ve dertler içinde yoğuruyor.


Burak da onlardan bir tanesi. Yakın zamanda babasını yitirmiş. Kriz
nedeni ile de işleri ters gitmeye başlamış. Bir dost meclisinde gördüm
onu. Mahzundu, yorgundu ve bitkindi. Ölüm, ekonomik zorluklar,
insanlarla arasındaki olumsuz ilişkiler nedeniyle tıkanma noktasına
gelmişti. Çoğumuz gibi.



“Hocam, nedir benim derdimin çaresi?” diye sordu. Kısa bir sohbette
Burak’a ne diyebilirdim ki? Belki bir daha görüşme imkânım olmayan
birisine çok az bir zaman diliminde nasıl umut aşılayabilirdim?


Her zaman ki gibi öykü dağarcığımı yokladım. Burak’ın sorunlarını
çözemesem de ona bu sorunlara bakacak yeni bir bakış açısı sunabilirdim.
Başladım anlatmaya:



Bir vakit, eski zamanların birinde hayattan pes etmiş bir adam varmış.
Sıkıntılarına çare bulamaz olmuş. Hiç kimse onun derdine deva bulamamış.
Köyün birindeki bir pir-i fani bu adama bir bilgeyi önermiş. “Biraz
ters gibi görünür amma sana hayatının dersini verir. Âlimlerin yıllarca
öğretemediğini kısa sürede öğretiverir.” demiş. Bizim adam koyulmuş
yola. Az gitmiş uz gitmiş, nihayette bilgenin bulunduğu kasabaya
ulaşmış. Sormuş soruşturmuş bilgenin evini bulmuş. Bilgenin yanına
varmış. Önünde diz çökmüş. “Efendim! İçimde ve hayatımda öyle sıkıntılar
var ki anlatamam.” demiş. Anlatamam demiş amma uzun uzadıya da
anlatıvermiş. Bilge hiçbir şey demeden dinlemiş. Sonunda:


“Git bakkaldan iki tane yarım kiloluk tuz al da gel.” demiş. Derviş
bilgenin niyetinin anlamamış. İçinden, “Ne alaka! Ben derdimi
anlatıyorum bilgenin dediğine bak. Adamın kafası tuzda. Herhalde kendi
işini gördürecek bana.” diye söylenmiş.



Söylenmiş söylenmesine de bakkala doğru yola koyulmayı da ihmal etmemiş.
Tuzu alıp gelmiş sonunda. Birazcık hışımla bırakmış bilgenin önüne.
Bilge önünde duran bir tas suyu göstererek “Şimdi bu tuzlardan birini bu
tasın içine boşalt ve karıştır.” demiş. Adam denileni yapmış. İşin
nereye varacağını merak ediyormuş doğrusu. Bilge “Şimdi bu suyu iç.”
deyince iyice öfkelenmiş. Bilge ısrar etmiş, “Derdine çözüm bulmak
istiyorsan iç, yoksa bırak git.” Diye sert çıkmış. Adam mecburen içmiş
çorak suyu ama içmesiyle ağzından püskürtmesi bir olmuş. “Nasıldı?” diye
sorunca Bilge, “Nasıl olabilir ki, çorak tabi ki.” diye de cevap
vermiş.


Bilge yüzünde hafif bir gülümseme ile “Beni takip et.” demiş.
Koyulmuşlar yola. Varmışlar berrak bir göl kenarına. Bilge “Şimdi diğer
tuzu göle boşalt” demiş. Adam şaşkınlık içinde denileni yapmış. “Eğil ve
gölden de su iç” diye devam etmiş bilge.



Biçare adam denileni yapmış. Eğilip gölden su içmiş. Bilge gülümseme ile
“Bu suyun tadı nasıl peki?” diye sormuş. Adam “Gayet güzel, sade ve
leziz” diye cevap vermiş. Bunun üzerine bilge:


“Hayat da böyle evlat. Senin sıkıntıların da tuz misali. Zaman olur bu
sıkıntıları azaltamazsın. Miktarını düşüremezsin. Sıkıntıyı çekmek
zorunda kalırsın. Lakin yapabileceğin bir şey var: Duygularını,
düşüncelerini geniş tutmak. Bakış pencereni genişletmek. Aynı tuz bir
tas içinde sana sıkıntı verirken bir göl içinde etkisini bile
gösteremez.”


Burak hikâye sonrasında biraz duraksadı. Umudum, sıkıntıya odaklanmak
yerine hayatının geneline, geçmiş ve geleceğe, tüm duygularına ve tüm
düşüncelerine yönelerek bakış açısını genişletmesiydi. Burak bir şey
demedi. Sadece teşekkür etti.


Bazen biz sıkıntıları o kadar merkeze alırız ki, hayatımızın diğer
alanlarını es geçeriz. Bir sineği gözüne yaklaştıran insan bir süre
sonra sinekten başka bir şey göremez olur. Sanırım hayatta neye
baktığımızdan ziyade nereden baktığımız önemli.



Siz nereden bakıyorsunuz hayata?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İki tuzluk ile alabileceğiniz hayat dersi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Nuh'un Gemisindeki Hayat Dersi
» İslam Dersi
» GİTAR DERSİ
» Biyoloji Dersi
» Adobe Flashc CS3 Dersi Süper

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paylaşım Türkiye :: Sağlık Bilgisi :: Ruh Sağlığı-
Buraya geçin: