Paylaşım Türkiye
Kemoterapide hakkında bilinmesi gerekenler 212
Paylaşım Türkiye
Kemoterapide hakkında bilinmesi gerekenler 212
Paylaşım Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


paylaşım forumu, site ekle, site tanıt, dizin
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlSite ekleGiriş yap

 

 Kemoterapide hakkında bilinmesi gerekenler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haso
Yetkingrafiker
haso


BANLANDI
Mesaj Sayısı : 2099
Kayıt tarihi : 02/08/10

Kişi sayfası
Altın Altın: 0
Para Para: 0

Kemoterapide hakkında bilinmesi gerekenler Empty
MesajKonu: Kemoterapide hakkında bilinmesi gerekenler   Kemoterapide hakkında bilinmesi gerekenler EmptyÇarş. 11 Ağus. - 17:06

Kemoterapi, yan etkilerinden dolayı birçok kişi tarafından negatif
şekilde algılanıyor. Bu yanlış algılamadaki en önemli etkilerin başında
da daha önce kemoterapi almış hasta ya da hasta yakınlarının
anlattıkları geliyor.

Kanserin her geçen gün artan bir sorun olması, ona bağlı terimlerin de
daha sık konuşulmasına neden oluyor. Vücuttaki istenmeyen hücrelerin
ortadan kaldırılması ya da kontrol altına alınması olarak tanımlanan
“kemoterapi” yani ilaçla tedavi de bunlardan biri. Ancak önemli olan
nokta artık hastalık kavramının yerini “hasta”nın alması. Yani her
hastalık her kişide farklı yaşanıyor.


Kemoterapi, kimyasal ya da biyolojik maddeleri vücuda vererek yapılan
bir tedavi. Burada amaç kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemek.
Kemoterapide her hastanın göstereceği tepkiler ve yaşayacakları
değişiyor. Bu nedenle hastanın önyargılardan uzak, hekimlerin
bilgilendirmelerine açık olmaları tedavinin de başarıya ulaşmasında
etkili oluyor. Multi-disipliner bir yaklaşım gerektiren kanser tedavisi
birçok branşı birden ilgilendiriyor. İlaçla tedavi ise tıbbi onkologlar
tarafından yapılıyor.
KEMOTERAPİ HASTAYA ÖZEL PLANLANIYOR

Kanser hücresinin DNA sentezi yapmasını ve mitoz bölünmesini durdurmak
için kemoterapide bazı ajanlar kullanıldığını söyleyen Anadolu Sağlık
Merkezi’nden Onkoloji Uzmanı Prof.Dr. Necdet Üskent, “Bunlar hem ağız
yoluyla hem de damar yoluyla verilebiliyor. Direkt tümöre uygulandığı
gibi atardamardan, toplardamardan da verilebiliyor veya doğrudan doğruya
beyne direkt gitsin diye omurilik içindeki sıvıya da uygulanabiliyor.
Kemoterapi basit bir şey değil. Kişinin yaşı, diyabet, tansiyon gibi
kansere eşlik eden diğer hastalıkları, verdiğimiz ilacın hastanın
kullandığı diğer ilaçlarla etkileşime girip girmediği gibi konuların çok
iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Yani tümörün bulunduğu yer ve hastanın
özelliklerine göre, kemoterapi uygulamasının nasıl olacağı
şekilleniyor.” dedi.
YAN ETKİLERİ

Kemoterapi sırasında kemik iliğinin baskılanması ile kemik iliğinde
üretilen akyuvarların (lökositlerin), alyuvarların (eritrositlerin),
trombositlerin sayısı düşüyor. Bu da kişinin kendini çok daha yorgun
hissetmesine neden oluyor. Lökositlerin belirli bir düzeyin altına
inmesi de enfeksiyonlara karşı yatkınlığın oluşmasına neden oluyor.
Bulantı, kusma, ağız içi yaraları, saç, kaş ve kirpiklerin dökülmesi
adet düzensizlikleri kemoterapide görülebilecek yan etkiler arasında
bulunuyor. Bu nedenle hasta takip edilirken tüm bu olasılıklar da
değerlendiriliyor.
HASTALIĞIN DEĞİL, HASTANIN TEDAVİSİ

Hastalığın vücudun neresine ve ne kadar yayıldığı tedavinin başarı
oranını etkileyen unsurların başında geliyor. Az oranda metastaz yapmış
bir kanserle çok yapmış bir kanserde elde edilen başarı oranları
değişiyor. Bunun yanında hangi organa metastaz yaptığı da önem
kazanıyor. Hastanın yaşı ise kemoterapiyi tolere etme gücünü etkiliyor.


Prof. Dr. Haluk Onat, kemoterapinin her yaşta yapılabilmesine karşın çok
yaşlı kişilerin kırılgan yapılarından dolayı daha fazla
etkilendiklerini belirtiyor. Ancak yaşlı hastalarda da kemoterapi yapmak
mümkündür, önemli olan yaşlı hastanın performansıdır. Bunun yanı sıra
hastanın kansere eşlik eden farklı hastalıklarının bulunması da ilaç
uygulamasını kısıtlayıp sonucu etkileyebiliyor.
HEDEFLER HASTAYA GÖRE DEĞİŞİYOR

Kemoterapinin hastanın hayatına mutlaka katkısı olduğunun unutulmaması
gerektiğini belirten Prof. Dr. Onat, hastaların bu konudaki
önyargılarından uzaklaşması gerektiğini söylüyor: “Kemoterapiyi her
hastaya hastalıktan kurtarmak amacıyla yapmıyoruz. Hayatını uzatmak ya
da hayatını daha kaliteli geçirmek için yapıyoruz ama sonradan
hastalığın geri gelip hastayı kaybedebilme ihtimalimiz yüksek. Bu tip
hastalarda genellikte, “hasta kemoterapiyi aldı ama kaybettik” yorumunu
yapıyorlar, ama bu doğru bir yorum değildir. Çünkü bu durum hastanın
yarar görmediği anl***** gelmiyor. Kemoterapi sayesinde hastanın
hayatının uzamış olma ihtimali yüksektir, bir süre hastalığın
yapabileceği kötü etkilerden korunmuş olabilir ama hasta bir süre sonra
kaybedilebilir. Yani hiç yapılmasaydı hastanın ömrü biraz daha
kısalacaktı. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta, hastanın
kemoterapiden dolayı kaybedilmemesidir. Bunu önlemek için kemoterapi
mutlaka tıbbi onkoloji uzmanı tarafından yapılmalı.”
ÇEVREDEN GELEN DUYUMLARA KAPALI OLUN

Prof. Dr. Haluk Onat, “Kemoterapi ünitesine giden hastamızı uzman
hemşirelerimiz karşılıyor. Uygulama da uzman hemşirelerimiz tarafından
gerçekleştiriliyor. Öncelikle hastalarımızı yaşayabilecekleri yan
etkiler konusunda bilgilendiriyoruz. Bu aynı zamanda hastalarla olan
iletişimin de başlangıcı oluyor. Kemoterapi uygulanan ünitede hastalar
devamlı bir doktorun gözetiminde bulunuyorlar ve her türlü sorunları bu
doktor tarafından en kısa zamanda çözülmeye çalışılıyor, gerekirse
bizlerle iletişim sağlanıyor. Hemşirelerimiz sorunları olsa da olmasa da
o hastaları telefonla arayarak durumlarını öğreniyor, sorularını
yanıtlıyor. Ayrıca diyetisyen ve psikoloğumuz bu hastaları en başından
itibaren düzenli olarak görüyorlar ve gerekli desteği sağlıyorlar.
Hastalar bu eğitimler sayesinde oluşabilecek yan etkiler konusunda
bilinçlendirildikleri için bu durumla karşılaştıklarında baş etmeleri
daha kolaylaşıyor. Bu da tedaviyi uyumu ve dolayısıyla başarıyı
artırıyor” diyor.
KEMOTERAPİ İLE İLGİLİ ÖNYARGILAR

Kemoterapi alması gereken hastalarda en fazla karşılaştıkları
sorunlardan birinin de yaşadıkları önyargılar olduğunu belirten Prof.
Dr. Onat, ancak her hastanın hastalığının farklı olduğunun unutulmaması
gerektiğini söylüyor. Her hastaya kullanılan ilaçların ve bunların yan
etkilerinin de farklı olduğunu anlatan Prof. Onat, “Hastaları en fazla
etkileyen çevreden duydukları kanser ilaçlarının saç döktüğüne dair
söylemler oluyor. Evet, kanser ilaçlarının büyük bir kısmı saç döker ama
bu saç da sonradan çıkar. Yine bir başka önyargı bulantı ve kusmada
oluyor. Halbuki bu da yanlış bir yaklaşım ve bunu yenmek gerekiyor. İşte
bizim multi-disipliner yaklaşımımızın en önemli özelliklerinden biri de
bu” diye konuşuyor.


Önyargı ile gelen hastalarda en az bulantı ve kusmanın olabileceği
durumda dahi fazla reaksiyon gözlemlediklerini ve kemoterapiye bağlı
bulantı ve kusmanın önemli bir kısmının psikolojik olduğunu söyleyen
Prof. Onat, hastalara çevreden gelen duyumlara kapalı olmalarını
öneriyor.
İLK ŞOK TANI AŞAMASINDA GELİYOR

Hastalar kemoterapiye başladıklarında ne yaşayacaklarını bilmedikleri
için büyük bir belirsizlik içinde oluyor. Çünkü hastalara ne kadar bilgi
verilse, yan etkilerin neler olacağı konusunda fikirleri olsa da
yaşamadan görme imkanları yok. Hastalarda bu nedenle çok büyük bir kaygı
oluyor. İlk şok ise tanı aşamasında geliyor. Anadolu Sağlık
Merkezi’nden Uzman Psikolog Aslıhan Kurt, yaşanan bu şoku şöyle
anlatıyor; “Hasta önce inanamıyor ve yaşadığı kaygıyı anlamlandırmaya
çalışıyor. Kişi tanıyı duyduğu zaman kendisine, ‘niye ben’, ‘ben şimdi
ne yapacağım, ölecek miyim’ gibi sorular soruyor. Hasta, ölüme verdiği
tepkilerin benzerlerini veriyor. İlk tanıyı aldığında sanki kendi yasını
tutuyor. Ve kendi ölümüyle yüzleşmiş gibi tepkiler veriyor. Uyuyamıyor,
iştahı kesiliyor, içine kapanıyor ve sürekli yalnız kalmak istiyor.
Kontrol duygusunu yitiriyor.


Tedavi süreci başlayana kadar, yani ilk kriz şoku atlatılıp, tedavi
planı çıkana kadar hasta bu tip tepkiler vermeye devam ediyor.
Tedavilerin bir takım yan etkileri oluyor. Bu yan etkiler saç dökülmesi
gibi hastanın beden imajını ve kendilik algısını bozacak tipte olduğu
için hasta bir yandan bu kabullenme sürecini yaşarken, bir yandan da bu
yan etkilere bağlı değişikliklere karşı baş etmeye çalışıyor.
SEVGİ VE ANLAYIŞLA YAKLAŞIM

Hastaların bir savaşçı gibi varlığını sürdürmeye çalıştığını belirten
Kurt, hastalara tedavilerinin her aşamasında, duygularını ifade etmeleri
konusunda cesaret verilmesi gerektiğini vurguluyor:”Çevresinden alacağı
destek de önemli olduğundan, hastaya bu tip kaygılarını yakınları ile
paylaşması gerektiği anlatılmalı. Kişi çevresiyle bunu ne kadar
paylaşırsa, hem gerçekliği kabul etmesi hem de onlardan alacağı destekle
hastalıkla baş etmesi kolaylaşır. Hastanın, tedavi sürecini nasıl
geçirdiği, hastalığın ne olduğu, hangi aşamada olduğu, hastanın yaşı,
cinsiyeti, sosyal desteğinin yeterli olup olmaması, geçmişteki baş etme
becerileri, psikiyatrik bir özgeçmişinin varlığı ve ağrısının kontrolü
ile yakından ilişkilidir. Hastanın geçmişte yaşamış olduğu diğer stresli
olaylar mesela, kayıplar veya ailede kanser öyküsü önemlidir. Hasta bu
süreçte yaşadığı birçok şeyin hesaplaşmasını yapar. Ve tüm bu yaşananlar
tedavi sürecini etkiler.”
PROFESYONEL YARDIMA İHTİYAÇ DUYULUYOR

Hastaların verdikleri tepkiler, tanı, tedavi, nüks ve terminal dönemde
farklılıklar gösteriyor. Yani bunu bir süreç olarak görmek gerek.
Basamak basamak çıkılan bir merdiven gibi. Tanı aşamasında şok olan
kişi, belli dönemlerde sağlıklı insanlara karşı öfkelenebilir, tedavi
süreci başladığında iyileşme yolunda bir pazarlık içine girip, kendini
ve çevresindekileri sorgulayabilir, nüks durumlarında; yoğun bir tedavi
sürecinden çıktığı için kendini yılgın, her şeye yeniden başlıyormuş
gibi hissedip “Bu benim bedenim artık tedavi istemiyorum” gibi
tepkilerde bulunabilir. Bu uzun ve zahmetli sürecin sonunda nüks haberi,
kişide ikinci bir şok yaratır ki, çoğu hasta bu noktada daha ağır
tepkiler vererek, depresyona girebilir. Bu süreçte hastalara ihtiyaçları
olan psikolojik destek sağlandığında tedaviye uyumları artmaktadır.


Kurt, hastalarına yalnız olmadıklarını ve bu süreci ailesiyle birlikte
yaşayacaklarını ve baş etmeye çalışacaklarını anlattığını söylüyor. “Biz
bu nedenle ilk görüşmelerde aileyle de ayrı olarak bir görüşme
yapıyoruz. Aileye bu sürecin nasıl geçeceğini söyleyip, hastanın verdiği
tepkilerin normal olduğunu anlatıyoruz. Hastalıkla ilgili bilinmesi
gereken her şeyi, neler yaşayabileceklerine dair tüm olasılıkları aile
bilmek istiyor.”
NEYİN SÖYLENDİĞİ DEĞİL NASIL SÖYLENDİĞİ ÖNEMLİ

Önemli bir başka noktanın da hastaya tanının söylenip söylenmemesi
olduğunu belirten Kurt, tartışma yaratan bu konuda “Önemli olan neyin
söylendiği değil, nasıl söylendiğidir Türkiye’de de hekimlerimiz artık
bu konuda çok daha hassas olmaya özen gösteriyor. Amerika’daki
doktorların yüzde 98’i direkt hastanın kendisine durumu söyler. Çünkü
bir hastanın kendisi ile ilgili gerçekleri bilmeye hakkı vardır. Doğu’ya
gidildikçe hala sessiz tutum devam eder. Bana göre de hekim
tetkiklerinden itibaren hastaya elde edilen sonuçlar anlatılmalı,
sorunun boyutunun ne olduğu ve ne kadar kötü olursa olsun yapılacak bazı
şeylerin mutlaka bulunduğunu alternatifler sunarak gösterilmeli”
şeklinde görüş belirtiyor.
KANSER VE BESLENME

Kanser vakalarında yeterli ve dengeli beslenmek, hastanın kendini daha
güçlü ve iyi hissetmesi açısından önemli bir noktayı oluşturuyor. Kişi
hastalıkla savaşırken, vücudun yenilenmesi ve çalışması için gerekli
olan enerji ve besin öğelerinin her birinin yeterli miktarlarda alınması
oldukça önem taşıyor. Özellikle bu tür hastalıklarda yeterli ve dengeli
beslenmenin çok önemli olduğuna işaret eden Beslenme ve Diyet Uzmanı
Çağatay Demir, “Çünkü gerek hastalık gerekse hastalığa yönelik uygulanan
tedavi programları iştahınızı etkileyebilmekte. Tedaviler vücudun bazı
besin öğelerine olan gereksinimini, toleransını ve kullanımını
değiştirebilmekte” diye konuşuyor.
YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

Ameliyatlar, kemoterapi ve radyoterapi gibi işlemler nedeniyle zarar
gören hücreleri iyileştirmek ve enfeksiyondan korunmak için protein
gereksinimi artar, bu nedenle hastalara iyi kalite protein kaynakları
tavsiye ediliyor.

Hastaların besin öğesi gereksinimleri kişiden kişiye değişiklik
gösteriyor. Ancak genel olarak 4 besin grubundan (süt, meyve sebze,
tahıl ve et grubu) yeterli ve dengeli beslenmek hedefleniyor.

ŞEKERLİ VE YAĞLI YİYECEKLER TAVSİYE EDİLMİYOR

Kanser tedavisi sırasında yeterli ve dengeli beslenmenin hastanın iyi
hissetmesine, güçlü ve enerjik olmasına ve kilo kontrolüne yardımcı
olduğunu söyleyen Demir, dengeli beslenmenin tedaviye bağlı oluşan yan
etkilerin tolere edilebilmesinde, enfeksiyon riskinin düşmesinde ve
hızlı bir iyileşme sağlamasında da etken. “Kusma problemi yaşayan
bireylere verilen beslenme programıyla başka bir yan etki yaşayan bireye
verilen beslenme programı farklı oluyor. Kanserli hastalara çok şekerli
ve yağlı yiyecek ve içecekler tavsiye edilmiyor. Bunun nedeni bu
tipteki besinlerin besleyici değerinin olmamasından kaynaklanıyor.
Hastalar bu tip besinler tüketerek doyum sağlıyorlar ve asıl besleyici
değeri yüksek olan gıdaları tüketemeyerek yetersiz ve dengesiz beslenmiş
oluyorlar.”
GÜNDE 5 PORSİYON SEBZE VE MEYVE

Kanser hastalarında değişik besinlerle şifa arama geleneği oldukça
yaygın görülüyor. Genellikle bitkisel karışımlar, çeşitli antioksidan
vitamin mineral preperatları oldukça sık kullanılıyor. Ancak Amerika
Kanser Topluluğunun verilerine dayanarak, yüksek miktarda antioksidan
alımının henüz olumlu etkisi kanıtlanmadığını belirten uzmanlar, vücudun
gereksinim duyduğu antioksidanları karşılamak için, günde en az 5
porsiyon çeşitli renklerde taze meyve ve sebze tüketilmesi en sağlıklı,
kolay ve ucuz yöntem olduğunu söylüyor ve bazı bitkisel karışımların
kemoterapi esnasında karaciğerde toksik etki yapabildiği için önermiyor.
KİLO KONTROLÜ

Demir’in verdiği bilgiye göre bazı hastalar tedavi sırasında kilo
alabiliyor. Bu durum özellikle göğüs, prostat ve yumurtalık kanserlerine
yönelik uygulanan ilaçlar, hormon terapisi veya kemoterapiye bağlı
olarak ortaya çıkıyor. Bazı hastalar ise hastalıkları nedeniyle aşırı
kilo kaybedeceklerini düşünerek, kilo vermemek için yüksek oranda besin
tükettiğini ve tedavi boyunca oldukça fazla kilo aldıklarını belirten
Çağatay Demir, hastaların kilo aldıklarını hissettiklerinde kendi
kendilerine diyet yapmaları yerine, bunun nedenini doktorlarına
sormaları gerektiğini vurguluyor.
KİLO ARTIŞI TEDAVİYİ OLUMSUZ ETKİLER

Demir, “Eğer kilo almanızın nedeni fazla kalori alımına bağlı ise,
diyetisyeninizden bu konuda yardım istemekte yarar var. Diyetisyeniniz
sizin beslenme alışkanlıklarınıza uygun, enerji ve besin öğesi
gereksinmelerinizi sağlayacak dengelenmiş bir beslenme programıyla
sağlıklı kilo vermenize yardımcı olacaktır” diyor. Tedavi esnasında
aşırı kilo alımından kaçınılması gerektiğini vurgulayan Demir, kilo
kazanımının tedaviden alınacak yanıtı azaltabileceğini ve hastaların
tedavi boyunca ideal kilolarını korumaları gerektiğinin altını çiziyor.
İŞTAHSIZLIK İÇİN ÖNERİLER

Sevdiğiniz, kalorisi yüksek gıdalar tüketin

Az miktarda sık sık yemek yemeye özen gösterin
Yemek sırasında, şişkinliğe neden olabileceği için sıvı almayın
Aileniz veya sevdiklerinizle birlikte, hoş bir ortamda yemek yemeye çalışın
Yemek pişerken mutfağa girmeyin, yemek kokusu besin alımınızı azaltabilir.
Yemeklerden en az yarım saat önce 5-10 dakika egzersiz yapın, bu iştahınızın açılmasını sağlayacaktır.
Yemek sırasında her türlü stresten uzak durmaya çalışın.
Yemeklerin daha şık servis edilmesi iştahınızı arttırabilir.
Kendinizi iyi hissettiğiniz anları iyi kullanın ve zengin bir öğün
tüketin. Birçok insan sabahları daha dinlenmiş olduğu için daha iştahlı
olur.
Tedaviden hemen sonra yemek yemeyin
Eğer mümkünse, yatma saatlerinizde bir şeyler yemeyi tercih edin. Bu sizin bir sonraki öğünde iştahınızı etkilemeyecektir
Çok çiğneyerek yutulan yiyecekler, az besin almanıza neden olacağı için bu tür yiyecekleri mümkün olduğunca tüketmeyin.

BULANTI İÇİN ÖNERİLER

Doktorunuzdan bulantı ve kusmanızı kontrol altına almak için antiemetik ilaçlar isteyin

Mideniz için kolay olan; tost, kraker gibi kuru gıdalar, yoğurt,
haşlanmış patates, pirinç, derisi ayrılmış tavuk, yoğun kıvamlı çorbalar
gibi besinleri tercih edin
Yağlı ve kızarmış yemekler, şeker, pasta, kurabiye gibi çok tatlı
besinler, sıcak veya baharatlı yemekler, sert kokulu besinlerden kaçının
Fiziksel çevrenin temiz ve kokusuz olmasına özen gösterin
Öğünlerinizi az miktarda ve sık aralıklarla tüketin
Öğünlerde sıvı alımından kaçının
Yemeklerden sonra dinlenin
Yemek yer yemez sırt üstü yatmayın
Eğer sabahları bulantınız oluyorsa, yataktan kalkmadan kraker atıştırın.
Soğuk ve yumuşak besinler daha iyi tolere edilir, o nedenle bu tip besinleri tercih edin
Ağız hijyeninize özen gösterin

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN ZAYIFLAMASI

Kanser ve tedavisi bizi hastalıklardan ve yabancı organizmalardan
koruyan kan hücrelerine etki ederek bağışıklık sistemini zayıflatır.
Sonuç olarak, vücudunuz enfeksiyonlarla, yabancı maddelerle ve
hastalıkla sağlıklı bir bireyinki kadar iyi savaşamaz.Kanser tedaviniz
için belirlenen bu süreçte, zaman zaman vücudunuz direncini yitirebilir
ve sizi hastalıklara karşı koruyamaz. Bağışıklık sistemi tekrar eskisi
gibi aktivite gösterene kadar bazı önemli noktalara dikkat etmek
gerekiyor. Örneğin yüksek bakteri içerebilecek bazı besinlerden
kaçınmalı.
BAĞIŞIKLIĞI ZAYIF OLANLARIN KAÇINMASI GEREKENLER

Çiğ ve yeteri kadar pişmemiş her türlü et ve et ürünü, yumurta ve deniz ürünleri

Tütsülenmiş gıdalar (balık) ve salamura balık
Pastorize edilmemiş süt, peynir ve yoğurt dahil her türlü süt ürünü
Yıkanmamış çiğ, küflü sebze ve meyveler
Filizlenmiş her türlü sebze
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kemoterapide hakkında bilinmesi gerekenler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
»  Başkent Hakkında Bilinmesi Gerekenler
» Başkent Hakkında Bilinmesi Gerekenler
» İcra ve Boşanma davaları hakkında bilinmesi gerekenler
» Litvanya vize işlemleri hakkında bilinmesi gerekenler Litvanyavizesi.com 'da
» Cezayir konsolosluğu ve vize işlemleri hakkında bilinmesi gerekenler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paylaşım Türkiye :: Sağlık Bilgisi :: Sağlıklı Olmak İçin-
Buraya geçin: