haso Yetkingrafiker
Mesaj Sayısı : 2099 Kayıt tarihi : 02/08/10
Kişi sayfası Altın: 0 Para: 0
| Konu: UNESCO, 2008'i Kaşgarlı Mahmut Yılı ilan etti C.tesi 14 Ağus. - 3:47 | |
| UNESCO, 2008'i 1000. do?um yyly münasebetiyle Ka?garly Mahmut yyly ilan etti. Bu senenin ilk sözlü?ümüz ve dilbilgisi kitabymyz Divanü Lûgati't-Türk'ün yazary Ka?garly Mahmut adyna kutlanacak olmasy, Türk dili ve Türk kültürü açysyndan önemli bir kazanç olarak görülüyor. Yazyly?y, içeri?i ve tek nüshasynyn bulunu?u bile belgesel filmlere konu olabilecek Divanü Lûgati't-Türk'ün ve yazary Ka?garly Mahmut'un ülkemizde ve dünyada tanytymy için Kültür ve Turizm Bakanly?y ile Türk Dil Kurumu tarafyndan çaly?malar ba?latyldy.
KA?GARLI MAHMUT BYN YA?INDA…
Türk dilinin ilk sözlü?ünü ve Türk kültürünün ilk ansiklopedisini hazyrlayan Ka?garly Mahmut, 1008 yylynda Kâ?gar'da do?du.Yakyn zamana kadar do?um tarihi ile ilgili kesin bilgilere ula?ylamayan büyük Türk Bilgininin hayaty hakkynda yapylan son ara?tyrmalarda do?um tarihinin 1008 yyly oldu?una karar verildi.
Ka?garly Mahmut’un hayaty da eserlerinin serüvenleri de son derece syra dy?y ve heyecan uyandyracak özellikler ta?yrlar. E?er bu gerçekten ilgi çekici geli?meler olmasa idi, bugün biz Ka?garly Mahmut’u büyük bilgin olarak de?il de Baty Karahanly devletinin Hakanlaryndan birisi olarak kitaplarda okuyacaktyk. Ve belki de o zaman ünvany da “Ka?garly” olmayacakty.
Ka?garly Mahmut, Türk tarihinin önemli devletlerinden birisi olan Karahanly Devletinin hanedan sülalesine mensuptur ve Baty Karahanly Hakanlaryndan Bu?rahan Muhammet Ya?an Tekin’in torunu ve ?ehzade Hüseyin Emir Tekin’in o?ludur. Bu?rahan Muhammet Ya?an Tekin Baty Karahanlylaryn Hakany iken 1005 yylynda Do?u Karahanlylaryn Hany Arslan Hanla sava?my? ve Arslan Hany ele geçirmi?tir.
Ka?garlynyn dedesi Ya?an Tekin, 18 aylyk kysa Hakanlyk döneminden sonra tahty kendi iste?i ile Ka?garly Mahmut’un babasy Hüseyin Emir Tekin’e devretmek istemi?tir. Bu devir teslim için büyük ziyafetler hazyrlanmy? davullar dövülmü?tür. Bu ziyafet syrasynda Ya?an Tekin’in e?lerinden Hanysy, tahta kendi o?lu Ybrahim’i geçirebilmek için di?er ?ehzadeleri zehirlemi?tir. Ka?garlynyn Babasy Hüseyin Emir Tekin de zehirlenenler arasyndadyr. Bu saray darbesinden sonra Ybrahim 1057 yylynda Baty Karahanlylaryn Hakany olmu?tur. Ka?garly Mahmut ise bu tuzaktan kendisini kurtararak Baty Karahanly Devletinin topraklaryndan kaçmy?tyr. Ancak Ybrahim Hanyn adamlary her yerde onu aradyklaryndan o kendisini gezgin veya bilgin gibi syfatlarla takdim ederek syk syk yer de?i?tirmek zorunda kalmy?tyr.
Urimçi’de yayynlanan eserlerde Ka?gar’dan 45 km. güney batyda Opal kasabasynda dünyaya geldi?ini bildirmektedirler. Kyrgyzistan’daki yayynlarda ise Issyk göl kenarynda bir köyde do?du ve halen köy halkynyn bu bilgiyi benimseyerek ya?adyklaryny ileri sürmektedir. Bu yyllardyr süren Ka?garly Mahmut’un Kyrgyzistan’da Barsgang’da my yoksa imparatorlu?un merkezi Ka?gar’da my do?du?u hakkyndaki tarty?malaryn bir devamy gibi sürüp gidece?e benzemektedir. Büyük Türk ermi?i Yunus Emre’nin, Anadolu’nun 40 yerinde makamy olmasynyn güzelli?inde oldu?u gibi hem Uygur hem de Kyrgyzlaryn Ka?garlyyy sahiplenip ba?yrlaryna basmalaryny memnuniyetle kar?ylamalyyyz. Bilimse kendi i?ini yapmaya devam etmeli.
Ka?garly Mahmut, kendi döneminin imkanlary ile çok iyi bir e?itim gördükten sonra kendisini Türk halklaryny dili ve kültürlerini incelemelerine adamy?tyr. Bu amaçla Orta Asya'yy boydan boya ?ehir ?ehir, köy köy, oba oba, oymak oymak gezen Ka?garly Mahmut, 30 dan fazla Türk lehçesini ve özellikle O?uz, Kypçak, Karluk, Bulgar, Argu, Kençe, U?rak, Yabaku, Peçenek, Çi?il, Suvar, Hakaniye, Tatar, Ba?kurt lehçe ve a?yzlaryny çok iyi ö?renmi?tir.
Ka?garly Mahmut bu lehçeleri niçin ö?rendi?ini ?u sözlerle açyklamaktadyr: “ Ben Türklerin, Türkmenlerin, O?uzlaryn, Çi?illerin, Ya?malaryn, Kyrgyzlaryn ?ehirlerini uzun yyllar ba?tan ba?a dola?tym, sözlerini topladym, de?i?ik sözlerin özelliklerini ö?rendim. Ben bu i?leri dil bilmedi?im için de?il aksine bu dillerin en küçük farlaryny kaydetmek için yaptym.” demektedir. O, yalnyzca kelimeleri de?il; atasözlerini, ?iirleri, hayat tarzlaryny, kültürlerini Türk felsefesini yansytacak de?erleri de kayyt altyna almy?tyr.
Ka?garly, 1072-1073 yyllary arasynda hazyrlady?y me?hur kitabyny (Divanü Lügati’t Türk) Abbasi halifesine arma?an etmi?tir.
Divanü Lügati’t Türk, syradan bir kitap, syradan bir sözlük de?ildir. O Türkçenin sesbilgisi ve yapy bilgisi özelliklerini de göstermektedir. Madde ba?lary, günümüz anlayy?yna göre, bir sözlük için uzun sayylabilecek bilgiler ifade etmektedir. Bu sebeple, Divanü Lügati’t Türk ayny zamanda bir ansiklopedidir de.
Ansiklopedi, bütün bilim dallary ile ilgili bilgileri içeren veya belirli bir bilgi dalyny kapsamly biçimde inceleyen ba?vuru kayna?y demek ise, Ka?garlynyn eseri Divanü Lügati’t Türk de Türklükle ilgili bilgileri kapsamly biçimde ihtiva eden bir ba?vuru kayna?ydyr ve bir Türklük ansiklopedisidir.
Ansiklopedi kelimesi ilk kez Alman yazar ve derlemeci Paul Scalich’in 1559’da yayynlady?y kitabynyn kapa?ynda yer alyr. Yani Ka?garly’nyn ya?ady?y dönemde, Batyda da ansiklopedi kavramy yer almamaktadyr. Bu tarihten önce yayynlanan ansiklopedik eserlere, sözlük deniyordu. Yyllarca, bizim dilimizin ve kültürümüzün dev ansiklopedisi Divanü Lügati’t Türk’ü adlandyrdy?ymyz gibi: Sözlük. Divanü Lügati’t Türk’ün adynda sözlük kelimesinin bulunmasy, onun ansiklopedik niteli?ine zarar getirmez ve onun bir ansiklopedi, bir uzmanlyk ansiklopedisi oldu?u gerçe?ini de kapatamaz.
Ansiklopedinin tarifinde de oldu?u gibi, bu tür eserler, ya bütün bilim dallaryna yönelik genel ansiklopedilerdir veya özel bir alanla kendini synyrlamy? uzmanlyk ansiklopedileridir. Divanü Lügati’t Türk, konusunu Türklükle synyrlamy? insanlyk tarihinin ilk uzmanlyk ansiklopedilerindendir denilse bu yanly? olmaz.
Divanü Lügati’t Türk, sözlük olarak da dünya tarihinin önemli eserlerindendir. Elbette onun, bugün dünyanyn neresinde olursa olsun, Türk dili konu?an halklar için kyymeti paha biçilmezdir. Bir dü?ünün lütfen, Türk dili konu?anlaryn bugün, dü?ünürken konu?urken kullandyklary kelimelerin bin yyl önceki hallerini bir kitapta topluca bulabilme imkanlary var. Emin olun bu, ya?ayan dillerden çok azyna nasip olan bir imkandyr. Ölü bir dil oldu?u için Latinceyi saymazsak, Yngilizce ve Fransyzca’nyn hazyrlanan ilk sözlü?ü 1480 tarihine kadar gider. Bu sözlük ise, William Caxton tarafyndan Fransyzca-Yngilizce sözlük olarak gezginler için hazyrlanmy?tyr. Görülüyor ki, Ka?garly Mahmut’un eseri Divan-y lügat-it Türk, yalnyzca Türkçe için de?il, insanlyk tarihi için de kyymetli bir eserdir.
Avrasya Yazarlar Birli?i, Ka?garly Mahmut’un kayyp eseri olan, Türkçe’nin ilk gramer kitabyny bulana, 1000. yyl dolayy ile 1000 Cumhuriyet altyny ödül verecek.
Avrasya Yazarlar Birli?i tarafyndan bulunmasy halinde, bulan ki?iye 1000 Cumhuriyet Altyny ödül verilecek olan Ka?garly Mahmut’un di?er önemli eseri Kitabu Cevahirü’n-Navh fi Lugat it Türkî ise yine dünya tarihinin ilk dil bilgisi kitaplaryndan birisidir. Bu kitapla Türk dili, ya?ayan dünya dilleri arasynda gramer çaly?malary en erken ba?layan diller arasynda yer alyr. Ka?garly Mahmut’un gramer kitabynyn bulunmasy, bugün Türk lehçeleri arasynda sürüp giden gramer tarty?malaryna bir hakemlik yapacak ve Türkçenin pek çok tarty?maly konusunun halline imkan sa?layacaktyr. Ama maalesef, bir zamanlar Divanü Lügati’t Türk’ün adynyn bilinmesine ra?men kendisinin bilim dünyasynca tanynmamasy gibi bugün de Ka?garly Mahmut’un Kitabu Cevahirü’n-Navh fi Lugati’t Türkî adly eseri için ayny durum söz konusudur. Pek çok Türkolog bu kitaby bir kapaly kütüphanede, bir köy kitaply?ynyn tozlu raflarynda bulmanyn ümidi ile ya?amy?tyr. Karde? Kalemler Dergisi Genel Yayyn Yönetmeni Ali Akba?’yn aktardyklaryna göre, Ystanbul Üniversitesi Ö?retim Üyelerinden Ord. Prof. Re?it Rahmeti Arat da bunlardan birisiydi. O, her Anadolu gezisine bir gün bir kö?ede Kitabu Cevahirü’n-Navh fi Lugati’t Türk’le kar?yla?aca?y ümidi ve heyecany ile çykyyordu. Ve asistany genç Ali Fehmi Karamanlyo?lu’na “ Ali derleme için gitti?imiz köylerin birinde Kitabu Cevahirü’n-Navh fi Lugati’t Türk’e de rastlaryz bir gün in?allah!” derken gözlerinin içi gülüyordu.
Divanü Lügati’t Türk Nasyl Bulunmu?tu?
Büyük dil bilgini Ka?garly Mahmut’un Divanü Lugati’t Türk isimli muazzam eseri, 1910’a kadar adi bilinen, fakat kendisi meçhul bir eserdi. Di?er bir deyi?le, o zamana de?in, eserin sadece adi vardy, fakat kendisi ortada yoktu. Eser, bugün bütün dünyada biliniyor, hakkynda makale, kitap yazylyyor ve üzerinde tarty?malar yapylyyorsa, bunu büyük kitap a?y?y, ilim ve kültür sevdalysy Ali Emiri Efendi’ye borçluyuz. Ali Emiri Efendi, Ka?garly Mahmut tarafyndan 1072-1074 yyllarynda Ba?dat’ta Abbasi Halifesine sunulmak üzere yazylan bu muhte?em eseri, sahaflarda Divanü Lugati’t Türk oldu?u bilinmeden satylyrken, fark etmi? ve satyn alarak Türk kültür hayatyna kazandyrmy?tyr. Bu sebeple, Ali Emiri Efendi’nin isminin, eserin yazary Ka?garly Mahmut ile birlikte her zaman anylmayy hak etti?ine ?üphe yoktur.
Bundan dolayy, Divanü Lugati’t Türk ile ilgili toplantylarda kendisinden bahsetmenin bir vefa borcu oldu?u muhakkaktyr. Aslynda, Ali Emiri’nin kitaby bulu?u ve daha sonra yayynlaty?y romanlara konu olacak güzellikte ve kültürün, kitabyn önemini somut bir biçimde vurgulayacak olgulara haizdir. Ziya Gökalp ve Talat Pa?a’nyn kitabyn yayynlanmasyna yaptyklary katky ise çok ilginçtir. Ayryca Ali Emiri Efendi’nin hayaty, kitaba verilen de?erin ve kitap okumaya ayrylan zamanlaryn bir hayli azaldy?y günümüzde, sadece gençlere de?il, hepimize kitap sevgisi konusunda, örnek te?kil edebilecek ö?elere haizdir.
Ali Emiri Efendi’nin çocuklu?u
1857’de Diyarbakyr’da do?an Ali Emiri Efendi, daha küçüklü?ünden itibaren okumaya ve ara?tyrmaya meraklyydy. Sekiz on ya?larynda, eski yapylar üzerindeki yazylary okuyup anlamaya çaly?yyordu. Ayryca ?iiri de seviyordu. Güçlü bir hafyzaya da sahip olan Ali Emiri, dokuz ya?yndayken, be? yüzden fazla ?airin ?iirlerinin yer aldy?y Nevadir’ul Asar isimli eserdeki dört bin beyiti ezberlemi?ti bile. Gençli?inde hat sanatyyla da me?gul olan Ali Emiri bu konuda oldukça ba?aryly sayylyr. Çünkü, yazdy?y bazy levhalar Diyarbakyr’da camilere asylmy?ty.
Divanü Lugati’t Türk’ü Bulmasy
Ali Emiri Efendi sahaf Burhan’dan 33 liraya satyn aldy. Ancak, Ne sahafyn ve ne de eseri satanyn onun Divanü Lügati’t Türk oldu?undan haberleri yoktu. E?er bunun farkyna varmy? olsalardy, çok daha büyük mebla?lara satacaklary kesindi. Daha kötüsü, bu eser kitap avcylarynyn eline geçmi? olsaydy, anynda yurt dy?yna kaçyryp kar?yly?ynda bir servet elde etmeleri mümkündü.
Ali Emiri Efendi böyle bir esere malik oldu?u için tarif edilemez bir mutluluk içindeydi. Çünkü, bu kitap Osmanly ulemasynyn asyrlardyr pe?inde ko?tu?u “Divanü Lugati’t Türk”ün ta kendisiydi. Bir ba?ka nüshasy dünyada yoktu.
Ali Emiri Efendi kitaby satyn aldy?ynda duydu?u sevincini ?u ?ekilde dile getirir: “Bu kitaby aldym; eve geldim. Yeme?i içme?i unuttum... Bu kitaby sahaf Burhan 33 liraya satty. Fakat ben bunu birkaç misli a?yrly?yndaki elmaslara, zümrütlere de?i?mem.
Büyük bir co?ku içinde olan Ali Emiri Efendi kitabyny kimseye göstermek istemedi. Hem kitaby kyskanyyor ve hem de kaybolmasyndan endi?e ediyordu. Devrin ünlü simalary Ziya Gökalp ve Fuad Köprülü gibi ?ahyslar, Ali Emiri Efendi’nin Divanü Lügati’t Türk’ü buldu?unu i?itmi? ve görmek istemi?lerse de Ali Emiri Efendi onlary kitaba yana?tyrmamy?ty; Kitabi sadece çok güvendi?i Kilisli Ryfat Efendi’ye gösteriyordu.
Ali Emiri Efendi satyn aldy?ynda, kitap hyrpalanmy? ve yypranmy? bir vaziyetteydi. ?irazeleri çözülmü?, formalary da?ylmy?, sayfalary birbirine kary?my? ve numaralary da yoktu. Bu sebeple kitabyn eksik mi, tam my oldu?u belli de?ildi. Ali Emiri Efendi bunun tespitini Kilisli Ryfat Efendi’ye yaptyrdy. Kilisli Ryfat Efendi, iki ay müddetle kitaby üç kere okudu. Sonunda belli olmu?tu eser tamdy. Kilisli Ryfat Efendi kary?my? sayfalary yerli yerine koydu ve numaralandyrdy. Ali Emiri Efendi bu hizmeti kar?yly?ynda, Kilisli Ryfat Efendi’ye bir evini hediye etmek istediyse de kabul ettiremedi. Kilisli Ryfat Efendi, e?er illa kendisine bir mükafat verecekse, kitaby yayynlamasynyn yeterli olaca?yny söyledi.
Divanü Lügati’t Türk’ün ne?ri
Ancak Ali Emiri Efendi kitaby hemen yayynlatmak istemedi. Kitabyn ne?rini en çok da Ziya Gökalp istiyordu. Kilisli Ryfat Efendi’ye ?unlary söyleyip duruyordu: “Ryfat ben sevda bilmezdim. Fakat bu kitaba tutuldum. Görmek için ne yaptymsa olmady. ?u kadar var ki, cezmettim bu kitaby hem almaly, hem ne?retmeliyiz. Bu hazinenin anahtarlary senin elindedir. Gel, bana yardym et. ?u kitaby kurtaralym. Bütün Türklere arma?anymyz olsun. Haydi bana çaresini söyle!”
Gerçekten de Kilisli Ryfat Efendi çareyi biliyordu. Çare, Sadrazam Talat Pa?a’nyn devreye girip Ali Emiri Efendi’den kitaby ne?retmesini rica etmesiydi. Ama nasyl olacakty? Talat Pa?a, bunun için Ali Emiri Efendi’yi Babyali’ye ça?yrsa olmazdy veya Ali Emiri Efendi’nin evine gitse yine olmazdy. Bunun için yalnyzca bir yol vardy. Ali Emiri Efendi’nin çok yakyn dostu ve syk syk görü?tü?ü Adliye Nazyry Ybrahim Bey’in evine yeme?e ça?rylmasy ve yemekler yendikten sonra Talat Pa?a’nyn arkada?laryyla tesadüfen Ybrahim Bey’in evine ziyarete gelmesi ve orada Ali Emiri Efendi’ye iltifatlar ettikten sonra, kitabyn basymyna izin vermesini rica etmesiydi. Ancak, böyle bir ?eyi Sadrazam Talat Pa?a kabul eder miydi? Ziya Gökalp, Yttihat ve Terakki’nin merkez azasyndan yakyn dostu Talat Pa?a’yy buna ikna edebilece?ini söyledi.
Böylece, plan tatbik edildi. Tany?tyrmada misafirler Emiri adini duyunca, ba?ta Talat Pa?a olmak üzere birden aya?a kalktylar, ilk önce Talat Pa?a Emiri’ye do?ru yürüyerek yanyna geldi ve “Hay üstad-y muhterem, mübarek elinizi öpmekle kesb-i ?eref etmek isterim. Müsaade buyurunuz” dedi. Elini tekrar tekrar öptü. Sonra ötekiler de syrayla öptü. Ali Emiri Efendi bu sahneyi daha sonra dostlaryna anlatyrken “ben o gece belki 33 kere esta?furullah çektim. Ben isti?far ettikçe, onlaryn a?ky artyyor, elimi ete?imi öpmek istiyorlardy. Bu merasimden sonra, hiçbirisi oturmady. Ayak üstünde durarak el ba?ladylar. Durdular. Adeta kendimi Kanuni Sultan Süleyman zannediyor, hem de onlaryn bu edibane vaziyetlerinden sykylyyor, rica ederim, istirahat buyurun diyordum Nihayet oturdular. Benden müsaade alarak tarihe, edebiyata dair bir ?eyler sordular. Ben de anlattym. Te?ekkürlerin bini bir para...”
Bundan sonra, Talat Pa?a Divanü Lügati’t Türk hakkynda bilgi rica etti. Ali Emiri Efendi malumat verdikten sonra Talat Pa?a aya?a kalkarak bu muhte?em eseri yayynlanmasyna izin vermesini istedi. Ali Emiri Efendi ?artly olarak kabul etti. Ali Emiri Efendi öne sürdü?ü ?arta göre, kitaby yayyna Kilisli Ryfat Efendi hazyrlayacakty. Talat Pa?a onun ?artyny memnuniyetle kabul etti ve ayryca kendisine yüksek bir memuriyet teklif etti. Ancak, Ali Emiri Efendi reddetti.
Dîvân ü Lügati't Türk Sadakasy
Kitabyn ne?ir çaly?malary ba?lar ba?lamaz, Talat Pa?a Ali Emiri Efendi'ye 300 lira hediye gönderdi. Ali Emiri Efendi bu hediyeyi kabul etmeyerek ?unlary söyledi: "Lütfunuza, kadir?inasly?ynyza te?ekkür ederim. Fakat parayy kabul edemem. Çünkü, kabul edersem, vatanî, millî bir ufacyk hizmet mukabilinde para almy? olaca?ym. Bu ise vicdanyma a?yr gelen bir ?eydir. Bundan dolayy, size te?ekkür ile beraber parayy da iade ediyorum. Siz parayy muhtaç olan birkaç namuslu aileye da?ytyrsanyz, ben size müte?ekkir kalaca?ym gibi Cenab-y Hakk da memnun olur. Bu sadakanyn ady da Dîvân ü Lügati’t Türk sadakasy olsun"
Kilisli Ryfat Efendi'nin kitaba gösterdi?i muazzam özen
Kilisli Ryfat Efendi (Ryfat Bilge) kitaby yayynlamak için aldy. Almasyna aldy, ama kitaby koyacak bir yer bulamady. Kitaby kaybetmekten müthi? endi?e duyuyor, emniyetli bir yer bulmak için çyrpynyyordu. Önce umumi kütüphaneye götürdü. Müdür, ?iddetle itiraz etti: "Yüzlerce okuyucu gelip gidiyor. Biri alyp giderse, ben ne yaparym, alamam." dedi. Bunun üzerine Vefa Okulu'na götürdü Okulun demir kasasy vardy. Müdür Akif Bey, aman aman diyerek mesuliyeti kabul etmek istemedi. Oradan Maarif muhasebecisine gitti. Muhasebeci Sytky Bey de demir kasasyna koymayy kabul etmedi. Matbaa-i Amire'nin kasasyna koymak istedi Müdür Hamit Bey, "Ne söylüyorsun. Bizim matbaa ah?aptyr. Bir yangyn olur da, kitap yanarsa beni astyracak mysyn? Kabul etmem, ne yaparsan yap." dedi.
Sonunda bir çanta içinde evde saklamak zorunda kaldy. Duvara koca bir çivi çakarak oraya asty. Çocuklaryny devamly surette nöbete dikti. Yangyn halinde önce bu çantanyn kurtarylmasyny istedi. Geceleri ise çantayy yasty?ynyn altyna koyarak yatty. Bir buçuk yylda kitabyn basymy tamamlandy.
Kilisli Ryfat Efendi'nin elyazmasyndan matbaa için hazyrlady?y defterler, günümüze ula?my?tyr. Millet Kütüphanesi'nin emekli müdürlerinden Mehmet Serhan Taysi, bu defterleri iki cilt halinde ciltlenmi? bir biçimde Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi'nde gördü?ünü söylemektedir. Onun fikrine göre, Matbaa-i Amire'nin o dönemdeki sorumlulary, bu defterlere tarihi önem arz etmi?ler ve ciltleyerek kütüphaneye teslim etmi? olmalydyrlar Böylece, büyük bir duyarlylyk örne?i sergilemi?lerdir.
Dîvân ü Lügati’t Türk için en veciz de?erlendirmelerden birini yine Ali Emiri Efendi yapmy?tyr:
"Bu kitap de?il, Türkistan ülkesidir. Türkistan de?il bütün cihandyr. Türklük, Türk dili bu kitap sayesinde ba?ka revnak kazanacak." Bir ba?ka sözünde de "Türk dilinde ?imdiye kadar bunun gibi bir kitap yazylmamy?tyr. Bundan sonra da yazylamaz. Bu kitaba hakiki kyymeti verilmek lazym gelse, cihanyn hazineleri kafi gelmez." demi?tir.
Ali Emiri Efendi, kitaplaryny milletine ba?y?lyyor
Ali Emiri bütün hayaty boyunca büyük fedakarlyklarla toplady?y çok kyymetli el yazmasy kitap ve vesikalary kar?ylyksyz olarak milletine arma?an etmi?tir. Bunun için Fatihteki Feyzullah Efendi Medresesi'ni kütüphaneye çevirtmi? ve kitaplaryny buraya ba?y?lamy?tyr. Bütün ysrarlara ra?men kütüphaneye kendi adynyn verilmesini reddetmi? ve kütüphanenin adynyn "Millet Kütüphanesi" olmasyny istemi?tir. Bu, onun milletine hizmet a?kynyn en somut bir göstergesidir.
Bugün bile yüzlerce ki?inin her gün ziyaret etti?i bu kütüphaneyi Ali Emiri, 4.500'ü el yazmasy, 12 bin kadary matbu toplam 16.500 kitaby ba?y?layarak kurmu?tur. Bu kitaplar arasynda çok kyymetli kitap ve vesikalar mevcuttur. Dîvân ü Lügati’t Türk de onlardan biridir. Zamanynda Macar Ylimler Akademisi Dîvân ü Lügati’t Türk satyn almak için 10 bin altyn teklif etti?inde, Ali Emiri Efendi hiç tereddüt etmeden reddetmi? ve ?u cevaby vermi?ti: "Ben kitaplarymy milletim için topladym. Dünyanyn bütün altynlaryny önüme koysalar, de?il böyle bir kitaby, herhangi bir kitabymyn tek bir sayfasyny dahi satmam."
Buna benzer ve hatta daha cazip ba?ka bir satyn alma teklifi de Fransa' dan geldi. Fransyzlar Ali Emiri Efendi'ye tüm kitaplary için 30 bin altyn ve ayryca onun adyna Paris'te bir kütüphane, yüksek maa?, kendisine özel hizmetkarlar teklif ettiler. Ali Emiri Efendi bunu da ?iddetle reddetti.
Milletinin kültür mirasynyn korunmasynda böylesine çok büyük hassasiyetler gösteren, her türlü maddi menfaatleri elinin tersiyle hiç dü?ünmeden iten Ali Emiri Efendi. üç gün süren hastalyktan sonra, 23 Ocak 1924'te Fransyz Hastanesinde vefat etti. Mezary, Fatih Türbesi avlusundadyr. Kendisini Ka?garly Mahmut’un do?umunun 1000. yyly vesilesiyle rahmetle anyyoruz. Mekany cennet olsun! Milletine kar?ylyksyz hizmet eden Ali Emiri Efendi'yi de milleti sonsuza dek unutulmayacaktyr.
Ykinci Basky Macaristan' da
Dîvân ü Lügati’t Türk'ün bulunmasy ile birlikte kitaby elde etmeye çaly?an Macarlar, bu ilgilerini Kilisli baskysyndan sonra da devam ettirerek bu büyük eseri dillerine hemen aktardylar. Karl Brokkelmann, 1928' de Macaristan Bilimler Akademisinin deste?i ile Dîvân ü Lügati’t Türk'ü yayynlady.
Türkiye Cumhuriyeti de Eserin Üzerine Titredi
Cumhuriyetin kurulu?unun ardyndan Dîvân ü Lügati’t Türk tercümesi meselesi, sürekli gündemde olan bir mesele oldu. 1932 yylynda toplanan 1. Türk Dili Kurultayynda, Dîvân ü Lügati’t Türk'le ilgili olarak özel karar alyndy ve tercüme çaly?malary için 2500 lira bütçe ayryldy. Besim Atalay'yn çaly?malarynyn ilk cildi 1939' da, ikinci cildi 1940' ta, üçüncü cildi 1941' de indeksi ise 1942 yylynda yayynlandy.
Dîvân ü Lügati’t Türk ?ehitleri
Ali Emiri Efendinin "Bu kitap de?il. Türkistan ülkesidir. Türkistan de?il. Bütün cihandyr" dedi?i Dîvân ü Lügati’t Türk'ün de?i?ik Türk lehçelerinde yayynlanmasy bilim adamlaryny ve aydynlary heyecanlandyrmaktaydy. Türk Dünyasynyn her kö?esinden bu büyük kitaba yo?un ilgi vardy.
Dîvân ü Lügati’t Türk'ün varly?ynyn bilinmesinin Türk kökenli halklaryn moral dünyasyna yapaca?y katky, onlara kazandyraca?y özgüven, maalesef. bazy yönetimlerin yapay paradigmalaryny tek ba?yna parçalayabilecek güçte idi. Örne?in kendi dilinin Dîvân ü Lügati’t Türk gibi bir büyük varly?a sahip oldu?unu bilen Kafkasyaly, Orta Asyaly veya Sibiryaly bir gence, "yüksek Rus dilini" kayytsyz ?artsyz kabul ettirebilmek eskisi kadar kolay olmayacakty.
Ka?garly Mahmut’un Karahanly sarayynda komplo ve deh?etle ba?layan serüveni, adeta eseri üzerinden bir kadermi?çesine devam edecektir. Dîvân ü Lügati’t Türk'ün Türk Dünyasynda ilk tercüme giri?imi, Azerbaycan'da olmu?tur. Sovyet Bilimler Akademisi'nin Azerbaycan ?ubesi, bu i? için Halid Said Hocayev'i görevlendirir. Hocayev, 1935-37 yyllarynda bu görevi tamamlar. Fakat ba?arysynyn mükafaty, ölüm olur. Hocayev, ilk Divan ?ehitlerinden olur. Aziz hatyrasy önünde saygyyla e?iliyoruz.
Ylk ?ehitlerden olur, diyoruz; çünkü 1937 yyly bu kez Uygurlardan ?ehitler alyr. Me?hur Uygur ?airi Kutluk ?evki ve e?itimci ?air Muhammed Ali Dîvân ü Lügati’t Türk'ü Uygurcaya tercüme ettikleri için ?ehit edilirler ve bütün çaly?malary yakylyr. Kutluk ?evki, hac yolculu?u syrasynda u?rady?y Ystanbul' dan Kilisli baskysyny alarak ülkesine götürmü?tür. Bilim dünyasyna hizmet için giri?tikleri i?, kendi sonlaryny hazyrlar.
Ancak Kutluk ?evki ve Muhammed Ali'nin ?ehit edili?leri, Dîvân ü Lügati’t Türk ?ehitleri kervanynyn yalnyzca ba?langycydyr.
Uygurlar, 1944 yylynda ?arki Türkistan Devletini kurduklarynda, ilk i? olarak Dîvân ü Lügati’t Türk'ün tercümesi i?ine giri?irler. Bu i? için me?hur alim Ysmail Damollam görevlendirilir. Birinci cildin tercümesi tamamlanmy?tyr ki. Rusya ile Çin anla?arak ?arki Türkistan Devleti ortadan kaldyrylyr ve Ysmail Damollam ?ehit edilir. Divan tercümeleri yakylyr.
?ehitler kervany burada da bitmez: ?arki Türkistanyn Kyzyl Çin tarafyndan i?gal edilmesinden sonra Uygur bölgesinde Sinjang Özerk Yönetimi kurulur. Ka?gar bölgesinin Valisi Seyfulla Seyfullin, maddi kaynak da ayyrarak tanynmy? ?air ve tarihçi Ahmed Ziyaî’yi Dîvân ü Lügati’t Türk'ün tercümesi için resmen görevlendirir. 1952-54 yyllary arasynda Divanyn tercümesi tamamlanyr ve Pekin' e basylmasy için gönderilir. Baskynyn giderleri de Ka?gar valili?i bütçe?inden ayrylmy?tyr. Ancak Pekin "kar?y devrimcilik ve milliyetçilik" suçlamalary ile Ahmet Ziyaî’yi 20 yyl a?yr hapse mahkum eder ve Ziyaî cezaevinde Divan ?ehitleri kervanyna katylyr. Divanyn bütün tercümeleri de yakylyr.
Uygurlar, yylmazlar; di?er bir tercüme giri?imi de 1960-63 yyllarynda, Çin Ylimler Akademisi ?incang Bölümü Müdür Yardymcysy Uygur Sayrami tarafyndan hayata geçirilir. Fakat bu tercümenin metinleri de yakylyr.
Uygurlaryn Divan'a meraky bütün bu olanlara ra?men azalmamakta aksine artmaktadyr. Halkyn ve aydynlaryn yo?un iste?i ile Dîvân ü Lügati’t Türk Ybrahim Muti'in yönetiminde Abdusselam Abbas, Abdurrahim Ötkür, Abdurrahim Habibulla, Abdulre?it Kerim Sait, Abdulhamit Yusufi, Halim Salih, Hacy Nur Hacy, Osman Muhammed Niyaz, Emin Tursun, Sabit Ruzi, Muhammet Emin ve Mirsultan Osmanov'dan olu?an 12 ki?ilik komisyon tarafyndan tercüme edilir. Bu tercüme ile Divan, ardynda ?ehitler byrakarak 1981-84 yyllarynda Urimçi'de 3 cilt halinde ve 10 bin trajla basylyr.
Özbekistan' da Divan'a Verilen Önem
Özbekistan Maveraünnehir kültür birikiminin devam etti?i ülkedir. Bu büyük kültür birikimiyle Özbek aydynlary Dîvân ü Lügati’t Türk'ün önemini ve ayny zamanda Sovyet kültür paradigmasyny tek ba?yna parçalayabilecek bu büyük eseri yayynlamaya kalkanlara kar?y yönetimin neler yapabilece?ini gayet iyi de?erlendiriyorlardy. Y?te bu ortamda Özbek dehasy kendini gösterir:
Özbekistan Ylimler Akademisinin tüm dil ve edebiyat bilim adamlarynyn ortak karary ile Dîvân ü Lügati’t Türk'ün tercüme karary alynyr. Pu?kin Dil ve Edebiyat Enstitüsü ve Ebu Reyhan Biruni ?ark?inaslyk Enstitülerinin akademik kurullary ortak bir toplantyyla bu karary alyrlar. Böylelikle tercüme i?leri için gelecek tepkileri bütün bilim adamlary ortakla?a gö?üsleyeceklerini ve bu i? için kararlylyk derecelerini göstermi? oluyorlardy.
Kurul Salih Mütelibov'u bu i? için görevlendirir ve Dîvân ü Lügati’t Türk'ün ilk cildi "Türki Sözler Divany" adyyla 1960 yylynda yayynlanyr. Di?er ciltler 1960, 1963 ve 1967 yyllarynda yayynlanyr. Son cildi Mütelibov, Kani Abdurrahmaonov'la birlikte hazyrlar. Özbek ilim dünyasynyn Divana gösterdi?i saygy bununla bitmez. Dîvân ü Lügati’t Türk'ü Özbekçeye kazandyran Salih Mütelibov, yine Pu?kin ve Biruni Enstitülerinin akademik kurullarynyn ortak karary ile filoloji bilimleri doktoru unvany ile taltif edilir. Bu durum da modern bilim tarihinde ender rastlanan bir haldir. Özbek ilim dünyasynyn aldy?y bu karar, onlaryn divana ne kadar önem verdiklerinin bir ba?ka göstergesi olmu?tur.
Kazakistan' da Devlet Ba?kany Nursultan Nazarbayev'in Önsözü
Dîvân ü Lügati’t Türk'ün Kazak diline tercümesinin yapylabilmesi için ba?ymsyzly?yn gelmesi beklenmi?tir. 1997-98 yyllarynda Asker Egeubay tarafyndan üç cilt halinde yayynlanan esere Kazakistan'yn bilge Devlet Ba?kany Nursultan Nazarbay'ev uzun bir önsöz yazarak burada, Dîvân ü Lügati’t Türk gibi eserlerin milli kültür ve milli ?uurun geli?mesinde oynadyklary müstesna rolü vurgulamy?tyr.
Azerbaycan da Ba?ymsyzly?y Bekledi
Ylk Dîvân ü Lügati’t Türk ?ehidini veren Azerbaycan' da eserin yayynlanabilmesi için yine ba?ymsyzlyk yylaryny beklemek gerekti. 2006 yylynda büyük ara?tyrmacy Ramis Asker tarafyndan yayyna hazyrlanan Dîvân ü Lügati’t Türk. Türkiye Cumhurba?kanlaryndan Süleyman Demirel' in öz sözü ile yayynlandy. Azerbaycan kültür ve edebiyat adamalarynca sevinçle kar?ylanan Asker'in tercümesi için Azerbaycan Yazarlar Birli?i Ba?kany Anar, "Medeniyetimizin Büyük Bayramy" ba?lykly yazysyyla selamlady. Divan'yn Azerbaycan'da yayynlanmasy Türkiye'de de yanky buldu ve Avrasya Yazarlar Birli?i Ramis Asker'e Türk kültüre yapty?y büyük hizmetten dolayy ?ükran plaketi verdi.
Yngilizce Baskylary
Dîvân ü Lügati’t Türk'ün ilk Yngilizce tercümesi Gerard Klauson tarafyndan 1972 yylynda yayynlandy. Ykinci tercüme ise Robert Dankoff'un tercümesi ile 1982-85 yylynda Chicago' da yayynlandy. Bu baskynyn redaksiyonunu ?inasi Tekin ve Gönül Alpay tarafyndan yapyldy.
Çince Tercümesi
Dîvân ü Lügati’t Türk'ün yayynlanmasy için ?ehitler veren Uygurlar 2002 yylynda Alimcan Said'in redaktörlü?ü ile Xe Iuy, Hin Y. Syaao Cuni ve Lyu Çzintszya'nyn tercümesi ile Pekin'de yayynlamayy ba?ardylar.
Farsça Tercümesi
Dîvân ü Lügati’t Türk'ün Farsça tercümesi ise 2004 yylynda Hüseyin Düzgün tarafyndan yayynlanmy?tyr. Farsça tercüme Düzgün'ün yapty?y ilmi tahlillerle zenginle?mi? en iyi baskylaryndan biri olmu?tur.
Ystanbul' da Yeni Baskysy
Seçki Erdi ve Serap Tu?ba Yurtseverin hazyrladyklary yeni basky Kabalcy yayynlary arasyndan 2005 yylynda yayynlanmy?tyr. Bu çaly?ma Dîvân ü Lügati’t Türk'ün yeni Türkçe ile okuyucuya ula?masy bakymyndan önemli oldu?u gibi özel bir yayynevi tarafyndan yayynlanmasyyla da ayryca dikkate de?erdir.
kaynaklar:
www.kasgarlimahmud.org www.zaman.com.tr | |
|