haso Yetkingrafiker
Mesaj Sayısı : 2099 Kayıt tarihi : 02/08/10
Kişi sayfası Altın: 0 Para: 0
| Konu: Edip Cansever' in Hatyralaryndan... C.tesi 14 Ağus. - 3:48 | |
| 8/8/1928. Babam Kur'anyn arkasyna yazmy? do?du?um tarihi. Sonra da nüfusa kaydettirmi?. Pek sevinmi? erkek olmama. Benden önce iki kyz, benden sonra bir kyz, böylece dört karde? oluvermi?iz. Do?du?um ev Ystanbul'da, Beyazyt'yn arkalarynda, So?ana?a dedikleri bir yer. Annem küçükken göstermi?ti : "Y?te sen bu evde do?dun!" Bir süre sonra --herhalde ben çok küçükken-- Saraçhaneba?yna ta?ynmy?yz. ?imdi Aksaray'a inen geni? asfalt caddenin tam üstünde bir ev. Bir küçük bahçe, bahçenin çevresi hep ev, bir kuyu, bir ayva a?acy, bir çardak. Biti?i?imizde Nigâr hanym oturuyor kocasyyla ve karde?i Kenan beyle. Nigâr hanym A. Hamdi Tanpynar'yn kyzkarde?i. Tanpynar da orda oturuyor ama her zaman de?il sanyyorum. Belki de yolculuklara filân çykyyor arada. Bahçelerinde bir erik a?acy var. Mevsimi gelince ara yerdeki duvara çykyp erik yoluyor ve bahçemize atyyorum. Babam ve annem Çankyry'nyn Atkaracalar köyünde do?mu?lar. Ykinci Dünya Sava?ynda havacy çavu? yapmy?lar babamy. Görevi Ystanbul'da. Becerikli adammy? ki, çar?yda --Kapalyçar?y'da-- bir ?eyler alyp satmaya ba?lamy?. Sonra Uzunköprü'de Ke?an'da, daha ba?ka yerlerde panayyrlara, sergilere katylmy?. Sonra dedemle ortak olarak bir dükkan tutup i?letmeye ba?lamy?lar. Daha sonra dedemden ayrylyp bir ba?yna sürdürmü? i?ini. Ev kendi evimiz olmu?. Yeme?imizi yer sofrasynda yiyoruz. Çoraplarym babamyn çoraplarynyn küçültülmü?ü. Pantolonum yeniyken bile yamalanyr, annemin "Süvari" dedi?i bu yama sayesinde uzun süre giymem sa?lanyrdy. Oyunca?ym, bir sepete doldurulmu? tahta parçalary, tekerlekler, teller, bir sürü yvyr zyvyr. Annem syk döverdi, babamsa yylda bir iki kez. Tavanarasyna kaçardym, merdivenlerden yorulur, yeti?emezdi bazan annem. Bir keresinde yeti?ti, dama çykaca?ymy anlayynca korktu ve vazgeçti. Umutsuzlar Parky'nda yazmy?tym bunu sanyyorum, ama hangi ?iirdeydi, ?imdi hatyrlayamyyorum. Çok çaly?yrdy annem. Koca evin temizli?i, yeme?i, bizim bakymymyz onun üstündeydi. Babamyn kazancyny bilmem ama eli sykyydy iyice. Evimizdeki tek kitap, parça parça açylyp uzayan bir uçak resimleri kitabyydy. Etrafymyz arsa doluydu. Kar?ymyzda çok büyük bir bahçe, a?açlar içinde bir kö?k vardy. Dolmabahçe Sarayyndan büyüktü sanki. ?imdi park yaptylar. Siirtli aileler otururdu a?a?y mahallelerde. Çocuklary bizleri dövmeye, ya da ikinci kyzkarde?imle imâl edip satmaya çaly?ty?ymyz fyryldaklary ya?maya gelirlerdi. En sevinçli günlerimizi, dedemin ya da dayymyn Polatly'dan misafir gelmeleri, bizlere birer küçük Nestle çukulatasy getirmeleriyle ya?ardyk. Dedem, Polatly'daki dükkanyna mal almak için çar?yya giderken beni de götürür, ?i? kebabyyla komposto yedirir, en büyük zevkim bu olurdu.
Bir gün mektebe gideceksin, dediler. Annem götürdü, müdüre rica etti, alty ya?yny bitirmeden 56. Ylk Okula yazyldym. Ylk gün, arka syrada, konu?uyorum diye bir tokat yedim ö?retmenden, sanki evde yediklerim az geliyormu? gibi. Ertesi gün karyolanyn altyndan çykaryp --annemle babamyn karyolasy, biz yer yata?ynda yatardyk-- gönderdiler okula. Yava? yava? aly?tym bu i?e, okula ysynamadym ama gö?üslü?üm, beyaz yakam biraz ho?uma gitti. Yedi sekiz ya?ynda Yavrutürk, daha sonralary Ate? Çocuklary gibi dergiler almaya ba?ladym. Yirmi Üç Nisanlar gelip geçti. Yerli Maly Haftalary akyp gitti böylece. Beni eve meleklerin getirmedi?ini ö?rendim. Son synyfta Güler ismindeki bir kyza, sonra da Nebahat'a a?yk oldum. Birinin de baca?yny sykty?ymy hatyrlyyorum. Okul tatil olunca, babam i? ö?renmem için dükkana götürmeye ba?lady beni. Dayaktan daha fena geldi bu bana. Sykyldym ve nefret ettim. Para kazanmaya ba?layyncaya kadar sürdü bu nefret, sonra sonra aly?tym. Üstüne üstlük, ak?amlary eve ne ta?yyacaksak bir kysmyny da ben yüklenirim, tramvay masrafy olmasyn diye, yürüye yürüye Kapalyçar?y'dan eve dönerdik. Kaburgalary sayylan gövdem için oldukça a?yr bir i?ti bu da. Ayryca kafam da çok büyüktü gövdeme göre. Okulda "koca kafa Edip" diye kyzdyryrlardy. Bir de mektep dönü?ü kavgalary... Kimseyi dövebildi?imi hatyrlamyyorum.
56. Ylk Okul bitti. Sünnet oldum. Babam Fatih'te on bin liraya bir apartyman aldy. Ykinci Dünya Sava?y ba?lady?y için emlak fiatlary çok dü?üktü. Babam da kazanmy? ve biraz tutmu?tu galiba. Üst katyna yerle?tik. Adam gibi masada yemek yemeye ba?ladyk. Yirmi kedisi olan Nigâr hanymyn, kedileri yavrulayynca gönderdi?i lohusa ?erbetleri, arada bir gelen ölü helvalary, çok iyi kom?umuz olan --ayryca çok iyi iki insan-- Gülsüm hanymla Ryza bey gerilerde kaldy. Cami avlularynda kiralady?ym bisikletler de geride kaldy. Cambazlar gene vardy ama. Fatih Ytfaiyesinin bahçesindeki gösteriler de. O güzelim itfaiye müzesi de, sanki donuk donuk balmumu kokan. Ak?amüstü caddeler sulanyr, Fatih'e giden tramvaylara atlardyk. Çok ho?tu. Ama cambazlary hiçbirine de?i?emem. Bir meydana yerle?irler, bir hafta gösteri yaparlar, son gün telin üstünde kurban kesme numarasyna giri?irler, a?a?ydan "kesme, kesme!" sesleri gelir, güya hatyr için vazgeçerlerdi. Ah o meyvaly gazoz kokulary! Kokusu hâlâ burnumda. Bir de kapycy Ysmail efendinin süslü dondurma arabasy. Ya çe?it çe?it gazoz kapaklary! Kyl testere ile kesip boyady?ym kontraplaktan yapylmy? yedi cüceler, pinokyolar, mikiler, v.b.
Ystanbul'da karartma var, Ystanbul bombalanacak! Babam bizi do?du?u köye götürüyor, dört ay kalyyoruz. Harman yerinde futbol maçlary... De?irmen'e bu?day götürüyoruz, ununu fyryncy Seniye kadyna veriyoruz, bize ekmek yapyyor. Dö?enin üstünde, öküzleri sürüyorum, biri pisli?ini edece?i syra bir teneke tutup topluyorum onlary, sonra samanla kary?tyryp tezek yapyyoruz. Harmanda bu?day kurutuyorum, ku?lar yemesin diye bekçilik yapyyorum. Samanlyklarda on metre yükseklikten atlayyp gömülüyoruz samanlaryn içine. Dört ay yalynayak gezdim. Kadynlar giremezdi çar?yya. Görüp görece?imiz tek meyva öküz eri?i. Et bulmak daha da güçtü, ne zaman ki bir hayvan öldü ölecek, keserler, tellal ba?yrtyrlardy. Paramyz yok de?ildi belki. Ama sava?ty belimizi büken. Susayynca yoldan geçen kyzlaryn bakraçlaryndan su içmek ola?andy. Bekir efendinin arabasyyla dört saat sürerdi. Çerke?'e gitmek. Arada gidilirdi. Biraz sebze yüzü görürdük böylece. Derede balyk tutardyk, ya?mur duasyna çykardyk. Bir gün demir yolunu tamamladylar, çiçeklerle donatylmy? ilk tren Atkaracalar'a girdi. Ydare lambalaryyla, helasy dy?arda kerpiç evlerle, binbir yamaly elbiseler --daha do?rusu çullar-- içindeki insanlarla kayna?an köye tren girdi. Sonra Ystanbul'a döndük.
Orta okuldayym. Tanpynar'yn karde?i Kenan bey velim. Ykinci synyftayym yani, Kumkapy Orta Okulu'nda. Birinci synyfy Gelenbevi Orta Okulu'nda okudum, Fatih camisinin arkalarynda. Anylarym çok silik. Tarzan kartlaryyla "alt my üst mü" oynamak, üstünde hayvan resimleri bulunan kabartmalar alyp satmak, ba?ka?.. Ba?ka bir ?ey yok. Ykinci synyfta ilk ?iirimi yazdym. Bir çocuk dergisine yolladym ve çykty. Artyk ?airdim. Hayat ansiklopedilerini toplayyp ciltlettim. Bu ara horozum da öttü, erkekli?e geçtim. Son synyfy da ayny okulda okudum ve bitirdim. Kumkapy'dan çok iz kaldy bende. Ystasyon, mendirek, kiliseler, Ermeni evleri... kyzyl ve sivri sakally müdür, balykçylar, Gedikpa?a meyhaneleri... Martylar, iyot kokulary... Sonra Langa bostanlaryna gitmeler, Yenikapy'daki kömür iskelelerinde yüzme ö?renmeler, donumuzu ba?ymyzda kurutarak eve dönmeler. Ylk radyo, ilk pikap. Münir Nurettin'in, Safiye'nin, Müzeyyen Senar'yn plaklary.
Ystanbul Erkek Lisesi'ne girdim. Ö?leyin çykmak yok. Ekmek karnemizi unutursak, bahçe penceresinden ayva, leblebi alyp yiyoruz. Geneleve ilk defa onuncu synyftayken gittim. ?iir yazyyorum ve Tevfik Fikret'in etkisindeyim. Salim Ryza Kyrkpynar çok iyi ?iir okuyor. ?iiri ba?ka türlü sevmeye ba?lyyorum. Son synyftaki hocam Hakky Süha Gezgin. ?iiri yasaklyyor. Bir ara Çynaralty dergisi okuyorum. Aruzla bir ?iir yazyp yolluyorum, Orhan Seyfi'nin bir cevaby çykyyor: ?iiri heceyle yazmy?ym ve bazy dizelerde bir hece eksikmi?. Heceyle bir ?iir yazyp yolluyorum ve öbür ?iirimin aruzla yazyldy?yny ekliyorum, ?iir yayynlanyyor. Sonra Ystanbul dergisine bir ?iir yolluyorum, çykyyor, ikincisini yollady?ymda, cevaplar kysmynda beni dergi yazyhanesine ça?yryyorlar. Ne?et Halil Atay'la Mehmet Kaplan'la tany?yyorum. Ondan öyle toplanty günleri oluyor, u?ruyorum. ?iirleri kendim götürüyorum artyk. Okulun bahçesinde dama oynuyorlar ö?le araly?ynda. Bir arkada?ym var, biz toplumculuk tarty?malary yapyyoruz. Ak?amüstü muhakkak Ankara caddesindeki kitapçylara u?ruyorum. Artyk yeni ?airleri tanymaya ba?ladym tabiî. ?iir kitaby istiyorum, veriyorlar. Daha çok ABC kitabevinden aly? veri? yapyyorum. Klasiklerden çykan kitaplary da kaçyrmyyorum hiç. Yunan klasiklerini yutarcasyna okuyor, konu?malarda Sokratesçilik yapyyorum. Gene bir kitapçy dükkanynda çaly?an bir kyz var, bana kitap ayyryyor. Bir defasynda Sait Faik'in Medary Mai?et Motoru'nu veriyor, "sakyn kimseye söyleme benden aldy?yny, kitap bugün toplatyldy çünkü" diyor.
Okul bitiyor. Yakyn arkada?larym Yüksek Ticaret'e kaydoluyorlar. Ben de onlarla birlikte tabiî. Biraz da babamyn iste?i baskyn çykyyor. Bir yandan da anahtarlary tutu?turuyor elime, dükkanyn anahtarlaryny. Dü?ünüyorum, ne olacak sanki Yüksek Ticaret'i bitirip de, deyip okulu terkediyorum.
Birayla votka içmeler ba?lyyor Ekspres'de, Orman'da. Bir kyza a?yk oluyorum (Mefharet de?il). Ardyndan hemen evleniyorum. Müthi? kitabymy, Ykindi Üstü'nü o syralar çykaryyorum (sende yoktur in?allah). Önüme gelene veriyor ya da yolluyorum. Varlyk'ta Melih Cevdet'in kysa bir tanytmasy çykyyor. Seviniyorum. Orhan Veli, sanyrym ady "Karikatürden ?iire" adly bir yazy yazyyor. Benim bir mysramy alarak, böyle mysra yazylmaz anlamyna bir ?eyler söylüyor (Bak: Nesir yazylary). Oysa ?imdi mysra hep böyle yazylyyor. Ha, kitaby yayynlamadan önce Tanpynar görmek istiyor, bir ramazan günü, Tünel'de Narmanly Yurdundaki yerine gidiyorum. Çay fincanlarynyn içinde kahve getiriyor ve ba?lyyor okumaya. (Merakla bekledim bekledim. Bitirdi, gözlü?ünü çykaryp masaya koydu. Ve dedi: "bunlar çok güzel ?eyler, ama çok. Ne var ki hiçbiri ?iir de?il." Hiçbir ?ey anlamadym tabiî. Bütün odayy reprodüksiyonlarla doldurdu, bana uzun uzun resim anlatty, müzikten, Valery'den söz açty. Bir süre sonra çyktym. Do?ru Ha?et'e gittim. Bir sürü resim aldym, Valery'nin Mélange'ny aldym. Ertesi gün bir Fransyzca hocasy tuttum, aylarca ders aldym. Kar?ylykly konu?maya ba?lamy?tyk bile. Bir gün dedim ki bizim hocaya, biraz da Valery okusak olmaz my? Olur, dedi. Açtyk kitaby, adam bir türlü çeviremez türkçeye. Hoca çeviremezse ben nasyl çevirirdim ilerde? Baktym olacak gibi de?il, kestim ders filan almayy, do?ru meyhaneye. O zamanlar nasyl anlyyabilirdim ki, bizim hoca ?iirceyi bilmiyor asyl.)
Asmalymescitte, Elit diye bir pastahane vardy. O zamanlar orda toplanyrdy sanatçylar (Sait Faik'in bir röportajy vardyr). Bir gün dükkana ben ya?larda iki ki?i geldi, dergi çykarmak istediklerini, benim de yazmamy ve ba?ka yazarlardan yazylar istememi söylediler. Elit'e gittik. Dergi çyksyn, görelim de, ondan sonra, dedi Oktay Akbal. Ötekiler de böyle söylediler. Arkada?lar gitti, ben kaldym. Salâh Birsel geldi yanyma ve ilgilendi. ?iir kitabymdan söz açty. Arkada? olduk. Uzun yyllar da arkada?lyk ettik. Çok ?ey ö?rendim ondan. Nasyl mysra kurulur, ?iirin bütünlü?ü nedir, neler okumaly, nelere nasyl bakmaly, hepsini. Bilmedi?i, korktu?u (o yyllar öyleydi, herkes biraz çekinirdi hiç de?ilse) toplumculuktu. Bir gün (Yyl 1949) askere gidelim dedi ve gittik. Denize ayrylabilece?imizi söyledi. (Sonra o Heybeliada'da deniz te?meni oldu, bense Ömerli köyünde topçu te?meni). Lise mezunu olanlar Gelibolu'da hazyrlyk kytasynda iki ay talim görüyorlardy ayryca. Önce Gelibolu'ya gittim. Ordaki sefaleti anlatmam için sayfalar dolusu yazmam gerekir. ?u kadaryny söyliyeyim ki, orda burda ?iir yayynlady?ym için çavu? çykmaktan çok korkuyordum. O yyllarda serbest nazymla yazan ?airlere komünist damgasyny vuruyorlardy hemen. Yaprak dergisi çykmaya ba?lamy?ty. Onu bile Gelibolu'ya indi?im zaman alyyor, bir kuytuda okuyor, bazan O. Veli'nin bir ?iirini ezberledikten sonra yyrtyp kyta'ya dönüyordum.
Yki ay bitti. On gün izinden sonra Ankara'ya gittim. Okula ba?ladym. O syralar yeni bir dergi çykmy?ty. Benim de bir ?iirimi yayynladylar. Ataç merak etmi?, Salâh Birsel'e beni tany?tyrmasyny söylemi?. Sonra Salâh acele Ystanbul'a gitti?inden biz Nahit Ulvi ile (öyle sanyyorum) gittik. Özen Pastanesinde oturduk. Ylk sorusu "Ruhun içinin içi nedir?" oldu. Afalladym tabiî. Me?er Peyami Safa'nynmy? bu cümle. Cevap veremedim ama kyzdym. Be?endi?im ?airleri sordu, ters cevaplar verdim. Herhalde benden ho?lanmamy? olacak ki, biraz daha oturduk ve ayryldyk. Sykyntyly okul hayaty yava? yava? eridi. Yalnyz pazartesi günleri, Ataç'yn yazylaryny okuyabilirdim Ulus gazetesinde. Ba?ka gazete girmezdi okula. Bir gün Hürriyeti Seçtim kitabyny getirdiler, isteyenin alabilece?ini söylediler. Bir tane aldym. Tabiî Antisosyalist bir kitap. Yalnyz bir cümleye takyldym, bir amele, bilmem kaç ya?ynda emekliye ayrylmy?ty... Hafta sonlary Üç Nal lokantasynda içerdim, oraya arada gelen O. Veli'yle tany?mak umuduyla. Sonra Kaynak dergisinde, bulu?urduk yeni tanydy?ym arkada?larla. En yakyn arkada?ym çavu? çykty. Bir gece alyp götürdüler. Ne de olsa insan bilmeden de arkada?yny seçebiliyor. Alty ay süresince o kadar laf ettik de, fikirlerini söylemedi. Mehmet Kemal'i devre ortasynda götürdüler zaten. Sanyrym 40 ki?i kadar çavu? çykty o devre. Evet, askerlik bitti.
Ystanbul'dayym. Y?ten eve evden i?e. Arada bir Beyo?lu'na tabiî. Artyk bir yy?yn sanatçy tanyyorum. Salâh, Alp Kuran, Nermi Uygur filan içiyoruz bazan da. ?iirlerim Yenilik'te yayynlanyyor ço?un. Salâh götürüyor tabiî. Bir gün ?ato'da (eski Mazarik) Hüsamettin'le tany?yp ayny masada oturuyoruz biraz. Bir ?iirim çykmy?ty Yeditepe'de. Bana, "Böyle ince ?iirler yazdykça getir" diyor. Ondan öyle Yeditepe'nin yazary oluyorum. O. Kemal, M. Buyrukçu, ben bir üçlü oluyoruz. Sonra bizim M. Elo?lu ile arkada?lyk kuruyoruz. Degüstasyonda içmeler ba?lyyor. Yyllar akyyor böyle böyle. Sonra Turgut, Cemal, Ylhan Berk... Ve sonra? Sonrasy iyilik güzellik.
Hayatymda en önemli olay: Kapalyçar?y yangyny. Dükkanym yanmasaydy sanyrym ?iir filan yazamazdym. Ve Jak (orta?ym) anlayy?ly davranmasaydy.
Y?te böyle Reis, kitaplar, ?iirler ortada. Soraca?yn bir ?eyler olursa yanytlarym. Bütün bunlary yazarken aklyma o kadar çok ?ey geldi ki, hepsini yazsam kitap olurdu. Bu kadaryyla yetinelim ?imdilik. Bir de ?u var: bu yazydan yararlan ama, gerekli olsa bile koyma yazynyn içine. Bir renk, bir koku gibi kalsyn sende. Sevgiler, selamlar Reis.
| |
|