Ne bir ümit bekledi kalbim, ne aşkı senden.
Düşürdün intizarın kadir bilmez ahına.
Nafile bir uğraştı, göğe çıkmak mahzenden;
Eremedim visalin yaldızlı sabahına.
Bütün yarınlarıma ebediyyen duraktın;
Ele verdin özümü; beni mahpus bıraktın!
Çıkarmaya yetmedi gözlerin beni hiçten.
Sensin yokluğa giden bu aşığın sebebi.
Bilmem, Mecnun sevdi mi Leyla’yı böyle içten?
Kerem yandı mı bilmem, Aslı’ya benim gibi?
Sana aşkı getiren satırlarımı yaktın;
Küle verdin közümü; beni mahpus bıraktın!
Nice zaman bekledim perdelerin ardında;
Kulakların aşkımı bir kere duysun diye.
Yağmura kucak açtım gölgelerin ardında;
Susuzluktan çatlayan ellerim doysun diye.
Her gece yüreğimden avuçlarıma aktın;
Sele verdin gözümü; beni mahpus bıraktın!
Çelik zırha bürünüp meydanlara koştuysam,
Yurduna bir kerecik ayak basmak içindi.
İsmini sayıklarken hüzünlenip coştuysam,
Sensiz başlayan her söz, sana susmak içindi.
Satırların ardında benliğime ortaktın;
Dile verdin sözümü; beni mahpus bıraktın!
Kırmızı bir goncada ıtrını yudumlasam,
Rayihanı taşıyan güllere kan düşerdi.
Tutuşan topraklarda sevdanı adımlasam,
Serabına koştuğum çöllere kan düşerdi.
Mecnun’un Leyla diye ağladığı firaktın;
Çöle verdin izimi; beni mahpus bıraktın