Turgut Özal,şaşırtıcı icraatlar yapıyor,konuşulmayan konuları ele alıyor,yeni fikirler,yeni alternatifler sunuyor ve gündemi sürekli kendini belirliyordu.
Bürokrat,teknisyen,siyasetçi,başbakan ve cumhurbaşkanı olarak,1979’dan 1993 yılına kadar Türk toplum hayatına damgasını vurmuştur.
Toplumun önündeki ekonomiyi,siyaseti,özgürlüğü ve dini düşünceyi engelleyen yapıyı, bir bir kaldırarak her kesimden takdir almıştı.Bu yüzden dört eğilimi birleştiren bir insan olarak üne kavuşmuştu.
Özal iş başındayken pek çok kimseyi “şaşırtmaya” devam edecekti.Mesela, o yıllarda askerlerin başbaşa vererek yaptıkları planı, umulmadık şekilde bozmuştu.Şöyle ki; Devrin Genel Kurmay Başkanı Org. Necdet Üruğ ile ikinci başkan Necdet Öztorun’un planına göre, Üruğ normal süresinden bir ay önce emekliliğini isteyecek,hesaba göre yerine Öztorun gelecekti.Bu plan uygulandığı takdirde 2000 yılına kadar belirlenen isimler, belirlenen makamlara gelmiş olacaktı.
Özal bu planı öğrenince öfkelendi. “Asker bize emrivaki yapıyor ve bizi hiç karıştırmadan Genelkurmay Başkanlığı ve diğer görevleri paylaştırıyor.biz kim oluyoruz peki? Yarın bunlar kendi kendilerine karar verip harp ilan ederler,kendi kendilerine karar verip darbe yaparlar…”diyen Özal,derhal harekete geçti.Hiç kimsenin beklemediği bir karar vererek Necdet Üruğ ve Necdet Öztorun’u emekliye sevketti.29 Haziran 1987’de bu kararı açıkladı ve yine Genelkurmay Başkanını da ilan etti.Orgeneral Necip Torumtay… Prosedür süratle tamamlanmış,Torumtay önce Kara Kuvvetleri Komutanlığına, sonra da Genelkurmay Başkanlığına getirilmişti.
Özal,bu icraatı ile bazı hesaplar içerisindeki askerlerin oyununu bozmuş,bildiğini okumuştu. Ama bazılarının da şimşeklerini üzerine çekmişti.
Bazıları Özal’ın tabuların üzerine gitmesinden de rahatsızdı.Özal ülkenin 70 yıldan beri tek parti ilkeleri ile yönetilmesinin oturuma kendisi başkanlık yaparak tabuları tartışıyordu. Bunlar o zamana kadar alışılmış şeyler değildi,bazı çevreler rahatsızdı.Bu rahatsızlıklar nasıl dışa vurulacaktı?Kafalardaki soru bu iken cevap geciktirilmedi. ANAP’ın 1988’deki kongresinde Özal’a suikast düzenlendi.Kartal demirağ isimli bir şahıs Özal’a ateş etti.Silahtan çıkan kurşundan biri Özal’ın parmağını yaralıdı.Ortalık yatıştıktan sonra kürsiye gelen Özal, “Bu canı ALLAH verdi ancak yine o alır.Benim hiç bir şeyden ve hiçbir kimseden korkum yok…”diyordu.
Bu suikast sonraki yıllarda çok tartışılacaktı.Özal’ın yakınlarına göre,suikastte bir istihbarat teşkilatının parmağı vardı.Özal’ın kardeşi Korkut Özal da bunu ifade ediyordu ve Korkut Özal’a göre bu gerçeği Turgut Özal da biliyordu.(bozgeyik 1996: 280)
Geleceğin tarihçileri içinde yaşadığımız şu yakın dönem Türk siyasi hayatını incelerken,ihtimal ki 1983-1993 arası Türk siyasi tarihini hiç tereddütsüz “ÖZALLI YILLAR” olarak ayrı bir kategoride ele alacaklar ve değerlendirmelerinden bu on yıllık döneme ayrı bir nazarla bakacaklar.
Bugün Millet Onu Çok Arıyor…
MEKANI CENNET OLSUN.