--------------------------------------------------------------------------------
O gün yine sınıfta onu izliyordu. O kadar güzel gülüyordu ki ona gülüm demeye bile kıyamıyordu uzun süre seyretti gül yüzünü içinde çağlayanlar akıyor güller açıyordu ona baktıkça.
Bir anda arsız bir kahkaha ile kendine geldi neydi onları böylesine iştahlandıran anlamamıştı.
Pek konuşmazdı zaten dinlemeyi tercih etti. Gülünün doğum günü partisi varmış bu gece tüm sınıf davetliymiş. İçlerinden biriyle dans bile edecekmiş. Duyunca sevinç kapladı içini neredeyse ölecekti heyecandan fakat birde şart vardı. En güzel kırmızı gülü getiren dans edecekti gül yüzlüyle. Tamamdı gülleri iyi tanırdı dillerinden anlardı kırmızı en gizli asığıyım demek değil miydi? Evet, evet gizli aşkını bulmak için planlamıştı bu oyunu.
Zil çalar çalmaz dışarı attı kendini. Ancak dışarı çıkıp beyaz örtünün üzerinde yürümeye başlayınca farkına vardı. Bir metre karin yağdığı havanın buz kestiği havada nerden bulacaktı taze kırmızı gülü. Yinede bir umut diyerek gezdi şehirdeki tüm çiçekçileri deli misim sen diyordu gittiği her kapı bu mevsimde mi? Kendide biliyordu ama ne yapsın. İçi titredi yine ona dokunamayacak gül kokusunu alamayacaktı. İçi hasretle kavrulurken takatinin kalmadığını hissetti yanından geçtiği gül ağacının dibine kıvrıldı yaprak bile yoktu dallarda masumca bakıp yalvarmaya başladı ne olur ne olur bir gonca aç ki kokusunu alıp ellerine dokunabileyim diyordu. Bu yakarışları gözyaşları takip ediyordu. Birden saatine takıldı gözü parti çoktan başlamıştı kim bilir kimin kollarındaydı simdi. Pencereden görme umuduyla kafasını kaldırdı ve içi ürperdi aman Allah’ım gül açmış gülüm için açmış derken kuruyan gözleri tekrar doldu gül açmıştı fakat beyazdı. Beyaz saflığı simgelerdi ama nasıl anlatacaktı bunu gülüne o kırmızı istiyordu bu kez umutsuzca eğdi başını. Gülün hemen yanında ki çatıya bülbül konmuş onları izliyordu. Genç adamın ağzından bir gül dedi bülbül güle gül gülmedi gitti gül bülbüle bülbül güle yar olmadı gitti dizeleri dökülüyorken birkaç damla kan damladı önüne tekrar kafasını kaldırdığında o acı dolu sevgi dolu fedakarlığı gördü bülbül dayanamamış feda etmişti canini kanıyla kızartmıştı gülü.
İtinayla kopardı gülü ve koşarak gülünün evine doğru ilerledi geç kalmamalıydı bülbül için yetişmeliydi.
Eve geldiğinde ürkerek çaldı kapıyı gülü açtı ve gülümsedi hemen gülü uzattı benimle dans eder misin dedi ve yanında duran zengin arkadaşını fark etti. Kız maalesef en güzel gülü o getirdi dedi ve elinde ki altın gülü gösterdi.
Boynu yine büküldü genç adamın ağzından yine şu sözler döküldü, “bir gül dedi, bülbül güle gül gülmedi gitti gül bülbüle bülbül güle yar olmadı gitti.”