Erkeklerde en sık rastlanan kanserlerin
başında gelen prostat kanseri özellikle erken teşhis sağlayan bazı kan
tetkiklerinin kullanıma girmesinden sonra başarıyla tedavi
edilebilmektedir.
Dünya istatistiklerine bakıldığında, her yıl ortalama 180.000 yeni
prostat kanseri olgusu teşhis edildiği ve bunlardan her yıl 35.000
tanesinin öldüğü görülmektedir. Bazı hastalarda ise, tümörün doğal seyri
farklı olduğundan, kanser dışı bir nedenle hasta kaybedilene kadar,
prostat kanseri başarıyla tedavi edilebilmektedir. İlginç bir bulgu da,
otopsi sonuçlarına bakarak saptanmıştır : 50 yaşın üzerinde iken
herhangi bir nedenle vefat eden erkeklerin prostat bezleri
incelendiğinde, bunların %42 ‘sinde biopsi bulgusu olarak prostat
kanseri görülmektedir.
Bir hastada prostat kanseri teşhis edilebilmesi için, 50 yaşından
itibaren mutlaka düzenli aralıklarla, yılda bir kez üroloji uzmanı
tarafından muayene ve tetkik edilmesi gereklidir. Çünkü, prostat kanseri
herhangi bir şikayet ve belirti verene kadar beklendiğinde, genellikle
hastalık ilerlemiş ve radikal olarak tedavi edilemez düzeye gelmiş
olacaktır. Her kanserde olduğu gibi prostat kanseri için de ‘’erken
teşhis hayat kurtarır’’ diyebiliriz.
Bir prostat kanseri olgusu, erken teşhis edildiğinde, kanser hücre ve
dokuları henüz prostat bezi dediğimiz organın sınırları içinde kalmış
demektir. Bu safhada yakalanan bir kanserin başarıyla tedavi
edilebilmesi için, eğer hastanın yaşı ve genel sağlık durumu uygun ise
ya açık ameliyatla prostat bezinin tümünü almak (radikal prostatektomi)
ya da şua tedavisi (radyoterapi) seçenekleri mevcuttur. Açık ameliyat,
kanserin yok edilmesi açısından etkinliği en yüksek tedavi biçimi
olmasına karşılık, ciddi oranda iktidarsızlığa yol açma, bazı hastalarda
idrar kaçırma veya idrar yolu darlığı gelişmesi gibi önemli riskler
veya yan etkiler taşımaktadır. Vücut dışından şua tedavisi ise, hem 2 ay
kadar sürmekte, hem de idrar kesesi ve kalın barsağı da etkileyerek
bazı idrar veya dışkılama sorunlarına yol açmaktadır.
İşte prostat kanseri tedavisindeki bütün bu risk ve istenmeyen etkilerin
en aza indiği, son zamanların çığır açan gelişmesi ise “BRAKİTERAPİ”
dir. Aslında 20. yüzyılın başlarından itibaren denenmeye başlayan ve
zaman zaman terk edilen bu yöntem, teknolojinin de gelişmesiyle son
yıllarda adeta yeniden dirilmiş ve şu anda A.B.D ve Avrupa’da gittikçe
artan oranda uygulanmaya başlamıştır.
Brakiterapi, kanseri yokedici ışınları veren radyasyon kaynağının direkt
olarak kanserli organın içine yerleştirilmesiyle yapılan bir çeşit şua
tedavisidir. Prostat brakiterapisinde, adına çekirdek (seed) denilen
pirinç tanesine benzer ışın kaynakları, makat bölgesinden sokulan
iğneler aracılığıyla prostat bezi içine yerleştirilir. Bu çekirdeklerden
yayılan ışınlar (radyasyon), prostat kanser hücrelerini yavaş yavaş
öldürerek hastalığı tedavi eder. Çekirdek yerleştirme işlemi,
ameliyathane ortamında, genel anestezi altında yapılır ve hasta en çok
bir gün sonra taburcu edilir.
Prostat brakiterapisi için prostat bezi içine yerleştirilen çekirdekler,
ışınlarını sadece birkaç milimetre uzağa yaydıklarından; idrar torbası,
barsaklar, çevre damar ve sinirler gibi komşu organlara herhangi bir
zarar vermezler. Ayrıca, açık ameliyatlarda görülen kanama, yara
iltihaplanması veya açılması gibi istenmeyen durumlarla karşılaşılmaz.
Yalnız bazı hastalarda geçici olarak idrar yapma zorluğu gelişebilir ve
bir süre sonda konulabilir.
Prostat kanseri gibi öldürücü olabilen bir hastalıkta, hastaların kabul
etmekte zorlandıkları radikal prostatektomi ameliyatı, dışarıdan şua
tedavisi veya yumurtaların alınması operasyonu gibi seçenekler yanında
“prostat brakiterapisi” gibi rahat ve kolay tolere edilen bir etkili
tedavi yönteminin bulunması gerçekten devrim niteliğinde bir gelişmedir.
Ülkemizde henüz emekleme safhasında olan ve bugüne kadar sadece bir
üniversite hastanesinde uygulanan bu metod, bir ekip çalışması biçiminde
tarafımızdan yürütülmek üzere hastalarımızın hizmetine sunulmuştur.
Artık, prostat kanseri hastalarının en azından önemli bir kısmı, “kırk
katır mı, kırk satır mı?” korkusunu yaşamadan güvenli ve etkin bir
tedavi yöntemine teslim olabilecektir.
Prostat bezine sınırlı prostat kanseri olgularında, diğer tedavi
seçenekleri kadar etkili olması yanında, uygulama kolaylığı, düşük risk
oranı, az sayıda ve düzeltilebilir yan etkilere sahip olması gibi üstün
özellikler taşıyan “brakiterapi” tedavisi, kamuoyunun bilinçlenmesi ve
erken teşhis sayesinde ülkemizde de süratle yaygınlaşacak ve
hastalarımıza şifa vermeye devam edecektir.