Paylaşım Türkiye
Yuvayı dişi arı yaparmış 212
Paylaşım Türkiye
Yuvayı dişi arı yaparmış 212
Paylaşım Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


paylaşım forumu, site ekle, site tanıt, dizin
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlSite ekleGiriş yap

 

 Yuvayı dişi arı yaparmış

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
brisin
******
brisin


uyarı yok
Boğa Horoz
Mesaj Sayısı : 306
Doğum tarihi : 13/05/93
Kayıt tarihi : 01/07/10
Yaş : 31
Nerden : İstanbul
Sitemizi kim tavsiye etti : çağınyarışması

Kişi sayfası
Altın Altın: 0
Para Para: 0

Yuvayı dişi arı yaparmış Empty
MesajKonu: Yuvayı dişi arı yaparmış   Yuvayı dişi arı yaparmış EmptySalı 3 Ağus. - 21:13

Efendin dişi bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda, insanların kurdukları kovanlarda evler edin.


16 Nahl Suresi 68

Kuran,
arının yaptıklarını anlatırken, fiilin dişi formunu kullanmaktadır.
Arapça'da fiiller dişiye ve erkeğe göre farklı çekilirler (Başka birçok
dünya dilinde de bu böyledir). Arının yaptıkları anlatılırken fiilin
dişi formunun kullanılması Kuran'ın saydığı eylemleri dişi bal arısının
yaptığını göstermektedir. Bu yüzden ayeti "dişi bal arısı" diye çevirmek
daha doğrudur. Dişi bal arısının yaptıkları Kuran'da şöyle tarif
edilmektedir: (Arapça'da arının erkeği ve dişisi aynı şekilde yazılır,
bu kelimenin ayrıca dişisi yoktur.)

1 Evini (kovanını) inşa etmesi (68. ayet)

2 Bal özünü toplamak için doğadaki faaliyeti (69. ayet)


3 Bal yapması (69. ayet, bir sonraki bölümde inceledik)


Kuran'ın
saydığı bu üç faaliyeti de dişi arı olan işçi arılar
gerçekleştirmektedir. Bu yüzden Kuran'da arıdan sonra gelen fiile
dişilik takısı eklenmiştir. Kuran'ın saydığı bu faaliyetler ile erkek
arıların hiçbir ilişkisi yoktur. Dişi olan işçi arılardan daha iri
yapılı ve kocaman gözlü olan erkek arıların tek görevi genç ana arıyı
döllemektir. Yaz sonunda bu görevini yerine getiren erkek arılar dişi
arılar tarafından kovandan atılır ve dişi arıların bakımıyla yaşamaya
alışkın oldukları için çok geçmeden açlıktan ölür.

Kuran'ın
indiği dönemde insanların kovan içindeki iş bölümünün detaylarından,
işçi arıların dişi olduğundan, kovanı inşa etmenin, bal yapmanın, bal
yapmak için meyvaların özünü toplamanın dişi işçi arıların görevi
olduğundan haberleri yoktu. Bu yüzden Kuran'ın dişi arının görevlerini
sayarken fiili dişiye göre çekmesi ve erkek arıları bu görevlerden
dışlaması mucizevi bir ifadedir.



ARI BİR MATEMATİK PROFESöRü MüDüR?


Kuran'da
dikkat çekilen dişi bal arısının yaptıklarını iyice incelediğimizde
arının kabiliyetlerine şaşmamak elde değildir. Arının yaşayacağı evini
(kovanını) oluşturması, bu evin içindeki petekleri inşa etmesi
matematiksel bir deha gerektirmektedir.


Bal
arıları milyonlarca yıldır peteklerini altıgen yapmaktadır (On
milyonlarca yıl öncesine ait arı fosillerinden bu anlaşılmaktadır).
Acaba neden bu şekil dikdörtgen, beşgen, sekizgen değil de altıgendir?
Bunu araştıran matematikçiler birim alanın tamamen kullanılması ve en az
malzemeyle petek yapılabilmesi için en ideal şeklin altıgen olduğunu
ortaya koydular. Petekler üçgen ya da dörtgen olsaydı, boşluksuz
kullanılabilecekti. Fakat altıgen hücreler için kullanılan malzeme üçgen
ya da dörtgen için kullanılan malzemeden daha azdır. Diğer birçok
geometrik şekilde ise kullanılmayan bölgeler ortaya çıkacaktı. Sonuç
olarak altıgen hücre, en çok miktarda bal depolarken, yapılması için en
az balmumu gereken şekildir.


Dişi
(işçi) arıların bu çalışmalarında en çok ilgi çeken durumlardan biri
onbinlerce işçi arının her birinin, birer tuğlacığını bıraktığı bu
yapının, geometrik ölçülere bütünüyle uyabilmesidir. Matematikçiler
verilen belirli miktardaki balmumuyla yumurtadan çıkacak kurtçukları
içine alabilecek daha geniş bir yer yapılamayacağını ispatlamışlardır.
Böylece işçi arılar belirli miktardaki gereçle, gereken büyüklükteki bir
yapının en ekonomik biçimde nasıl yapılabileceğini göstermektedirler.


Antoine
Ferchault adındaki bir Fransız böcek bilgini, bunu "Arılar problemi"
diye tanınan bir geometri problemi olarak ortaya koymuştur. Bu problem
şudur: "Tabanı birbirlerine göre eğimi aynı olan üç çeşit eşkenar
dörtgen ile kapanmış düzgün altıgen bir dik prizma verilsin. Bu
prizmanın toplam yüzey alanının en küçük değerde olması için eşkenar
dörtgenler arasındaki açılar ne olmalıdır?" Biri Alman, biri İsviçreli,
biri de İngiliz olan üç tanınmış matematikçi bu problemin çözümüyle
uğraştılar ve şu sonuca vardılar: 70° 32' (70 derece ve 32 dakika).
Gerçekten de bu, dişi bal arılarının yaptığı petek gözeneklerinin
açısının tamı tamına aynısıdır.


İşçi
arılarımız peteğin yapımına birkaç farklı noktadan başlarlar. İş
ilerledikçe peteğin gözenekleri orta yerde birleşir. Bu durumda kaynaşma
noktasındaki peteklerin açıları yine kusursuzdur. Bu işçi arıların
peteğin yapımına rastgele koyulmadıklarını, başlangıç ve bitiş noktaları
arasındaki uzaklıkları, arkadaşları olan diğer işçi arılarının
pozisyonlarını önceden çok ince bir şekilde hesapladıklarını ortaya
koyar. En usta matematikçiler bile arının hesabının kusursuzluğunu 70°
32' (70 derece ve 32 dakika)'yı hesaplayarak ortaya koymaktadırlar.
Fakat bu matematik profesörlerine elinize bir cetvel alın, bu açıları
tam tutturarak bir altıgen çizin desek, hele hele bu hesapları yapan üç
profesöre üçünüz ayrı yerden başlayarak altıgenler çizin, ortadaki
altıgenler de tam düzgün, kusursuz olsun desek hiç şüphesiz bu kadar
ince bir çizimi beceremezlerdi. Görülüyor ki arı, hem büyük bir
teorisyendir, hem de müthiş bir pratisyendir. Teoride hesaplanması çok
zor olanı hesaplamış, pratikte ise bizim el ve gözlerimizle tayin
edemeyeceğimiz hassaslıktaki ölçüleri tutturmuştur. (Kuran'ın
matematiksel mucizelerinden bahsedeceğimiz kitabımızın ikinci kısmının,
KUM15 bölümünde "arı"dan bahseden sure ve ayetlerdeki matematiksel kodu,
arının kromozom sayısına işaretleri inceleyeceğiz. Arının yaratılışında
arıya matematikçi özellikleri veren Allah, arıdan bahsettiği sure ve
ayetlerde de matematiksel mucizeler oluşturmuştur.)


Altı
hafta yaşayabilen arılar tüm bu hesapları ve uygulamaları nasıl
gerçekleştirmektedir? Arıların bu yaptıklarını "içgüdü" diye niteleyip,
tüm bu harikalıkları tesadüfen oluşmuş gibi göstermek Yusuf suresinin
40. ayetinin işaret ettiği gibi isimlendirmelerin arkasına sığınmaktır.
İçgüdü kelimesi, sadece bir isimlendirmeden ibaret olup aslında hiçbir
açıklama ortaya koymayan bir terimdir. Kuran arıya vahyedildiğini
söyleyerek, arının tüm bu yaptıklarının, Allah'ın proglamlaması ve
düzenlemesinin sonucunda olduğu ortaya koymaktadır. altı haftada en zeki
canlı olan insan "1,2,3" diyerek, üçe kadar saymayı bile beceremez...
Arının tüm bu yaptıklarının ne arı tarafından öğrenildiğini, ne de
tesadüfen oluştuğunu söylemek mümkündür. Açıkça bellidir ki arıyı
Yaratan, arıyı bütün özellikleriyle beraber yaratmış, tüm bu
matematiksel problemleri halletmiş ve arıya en mükemmel uygulamaları
yaptırmıştır. Yine bu Yaratıcı, arıya kendi ihtiyaçlarından fazla bal
yaptırtarak, insanlara nimetlerini göstermektedir.


71 Görmezler mi ki kudretimizle nice hayvanları yarattık da onlara sahip olmaktadırlar.


72 Onları kendilerine boyun eğdirdik. Bir kısmına binmekte, bir kısmını yemektedirler.


73 Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır. Hala şükretmiyorlar mı?


36 Yasin Suresi 71-73
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.brisin.tr.gg
 
Yuvayı dişi arı yaparmış
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Adet Dışı Kanamalar
» Akademistanbul Yurt Dışı Eğitimi
» Porselen Dişi Hangi Kurumlar Yapar
» Hırsız kardeşler sınır dışı edildi
» Akdemistanbul Yurt Dışı Eğitim Danışmanlık Hizmetleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paylaşım Türkiye :: Din Kültürü :: Kur'an-ı Kerim Mucizeleri-
Buraya geçin: