Paylaşım Türkiye
Domatesi pişirerek tüketin 212
Paylaşım Türkiye
Domatesi pişirerek tüketin 212
Paylaşım Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


paylaşım forumu, site ekle, site tanıt, dizin
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlSite ekleGiriş yap

 

 Domatesi pişirerek tüketin

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haso
Yetkingrafiker
haso


BANLANDI
Mesaj Sayısı : 2099
Kayıt tarihi : 02/08/10

Kişi sayfası
Altın Altın: 0
Para Para: 0

Domatesi pişirerek tüketin Empty
MesajKonu: Domatesi pişirerek tüketin   Domatesi pişirerek tüketin EmptyÇarş. 11 Ağus. - 2:07

Antioksidan yoğun bir beslenme ile kanser riskinizi en düşük seviyede tutabilirsiniz.
Amerika’nın en önde gelen kanser araştırmacılarından Dr. Mitchell
Gaynor’a göre kanserin tüketilen gıdalarla doğrudan ilişkisi var.

Antioksidan yoğun bir beslenme programı ile kanser riskinizi en düşük
seviyede tutabilirsiniz. Kanser vakalarının düşük seyrettiği Fransa’da
halkın sırrı da “akıllı beslenme” formülü.


Kanserle mücedelede kilit öneme sahip olan bağışıklık sistemimizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?


Bağışıklık sistemimizin faaliyetlerini ikiye ayırabiliriz birincisi
Doğal Bağışıklık Sistemi, ikincisi Kazanılmış Bağışıklık Sistemi. Doğal
Bağışıklık sistemi vücudumuzun ilk savunma hatlarını teşkil eder.
Kazanılmış bağışıklık sistemi ise daha komplike işleri ele alan, belirli
düşmanlara karşı savunma geliştiren bir yapıdır.


Doğal bağışıklık sistemimize derimiz, göz yaşımız, kulak kirimiz bile
dahildir. Doğal katil hücrelerimiz ise her an işinin başındadır.
Herhangi, sıradan bir hücremiz her gün 10.000 saldırıya maruz
kalmaktadır ve alacağımız iyi bir antioksidan takviyesi bu hücrelerin
çoğunun zarar almadan günü bitirmesini sağlar.


Sahip olduğu asil hücrelere “T-cells” denir ve kemik iliğinde oluşurlar.
T-hücreleri profesyoneldirler. İhtisas yaptıkları konunun dışına
taşmazlar. Görev dağılımını yaptıktan sonra karşılaştıkları her
saldırıda çılgınlar gibi çoğalarak savaşırlar.


Bu anlattıklarınıza bakacak olursak bizlerin hiç hastalanmaması gerek Dr.Gaynor?


Bağışıklık sistemimiz bazen tam tanımlama yapamaz ve vücudumuzu yabancı
bir madde gibi algılıyarak saldırıya geçer. Artirit, Multiple Sclerosis,
alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sistemimizin sebep olduğu
hastalıklardır. Mesela son zamanlarda sık sık işitiğiniz Heliobakter
plori... Bu bakteri mide duvarımıza yada ince barsaklarımızın üst
kısmına yapışır, üreyi amonyağa ayrıştırarak barsağı tahriş etmeye
başlar.


Tedavi edilmediği takdirde ülsere dönüşeceği kesindir. Ama kanser de söz
konusudur. Bu süreçde rol oynayan bir enzim var: COX2 ve bu enzim
kanser çalışmalarında çok önemli bir yer tutuyor. COX2 enzimi PGE2
enziminin üretimini kamçılar.


Doğal bağışıklık sistemimize derimiz, göz yaşımız, kulak kirimiz bile
dahildir. Doğal katil hücrelerimiz ise her an işinin başındadır.
Herhangi, sıradan bir hücremiz her gün 10.000 saldırıya maruz
kalmaktadır ve alacağımız iyi bir antioksidan takviyesi bu hücrelerin
çoğunun zarar almadan günü bitirmesini sağlar.


Sahip olduğu asil hücrelere “T-cells” denir ve kemik iliğinde oluşurlar.
T-hücreleri profesyoneldirler. İhtisas yaptıkları konunun dışına
taşmazlar. Görev dağılımını yaptıktan sonra karşılaştıkları her
saldırıda çılgınlar gibi çoğalarak savaşırlar.


Bu anlattıklarınıza bakacak olursak bizlerin hiç hastalanmaması gerek Dr.Gaynor?


Bağışıklık sistemimiz bazen tam tanımlama yapamaz ve vücudumuzu yabancı
bir madde gibi algılıyarak saldırıya geçer. Artirit, Multiple Sclerosis,
alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sistemimizin sebep olduğu
hastalıklardır. Mesela son zamanlarda sık sık işitiğiniz Heliobakter
plori... Bu bakteri mide duvarımıza yada ince barsaklarımızın üst
kısmına yapışır, üreyi amonyağa ayrıştırarak barsağı tahriş etmeye
başlar.


Tedavi edilmediği takdirde ülsere dönüşeceği kesindir. Ama kanser de söz
konusudur. Bu süreçde rol oynayan bir enzim var: COX2 ve bu enzim
kanser çalışmalarında çok önemli bir yer tutuyor. COX2 enzimi PGE2
enziminin üretimini kamçılar.


Kanserden korunmada detoxification’ın (vücudumuzdaki zehirlerden arınma) rolü ne kadardır?


Çok önemli bir noktaya değindiniz. Hepimizin vücudumuzda kansorejenleri
etkisiz hale getirebilecek enzimler taşıyoruz. Sarmısak ve yeşil çayda
bulunan antioksidanların bu enzim düzeylerini yükselttiğini biliyoruz.
Bu enzimler bütün dokularımızda vardır ama genetik faktörlerden
kaynaklanan farklılıklar da mevcuttur. Yani herkes eşit değildir.


Johns Hopkins Üniversitesinden Katy Helzhauer bu enzimlerin, meme
kanseri olan ve olmayan kadınlar üzerindeki etkilerini karşılaştırmış ve
şu sonuca ulaşmıştır. Anormal detoxification enzimi geni taşıyan
kadınlar, diğerlerine göre 4 kat fazla risk altındadırlar. Bu sonuç
önemlidir çünkü bu anormal geni taşıyanların toplumdaki oranı % 45leri
bulmuştur. Bu gen sigara sebebiyle oluşan akciğer kanserlerinde de aynı
etkiye sahiptir.


D Vitamini meme kanseri riskini yüzde 20 azaltıyor


Sizi beklerken okuduğum bir makalede vitamin D ve meme kanseriyle ilgili önemli bir gelişmeden söz ediliyordu, nedir bu gelişme?


Son araştırmalarda ortaya çıkan çok önemli bir gelişme bu aslında.
Gıdalar ve güneş ışığından sağlanan vitamin D nin meme kanseri riskini %
20 azalttığı kesinlik kazandı. Üstelik östrojen ve progesteron
hormonlarına pozitif tümörlerin gelişiminde de bu riski düşürüyor.


Dünyada her yıl bir milyondan fazla kadına meme kanseri teşhisi
konuluyor ve bunların çok büyük bir kısmıda hormon reseptörleri pozitif
tümörlü kanserler. Bu konudaki çalışmaları daha sağlam temellere
oturtmak için yapılan bir diğer çalışmada Kanada’da yapıldı.


Meme kanseri teşhisi konulmuş ve D vitamini kullanan 759 kadın ve yine D
vitamini alan 1135 sağlıklı kadın karşılaştırmaya tabii tutulmuştur.
Araştırmacıların açıkladığı sonuçlar şöyle Yüksek dozlarda vitamin D
takviyesi tümörlerin oluşma riskini % 24 oranında azaltmıştır.


Siyah üzüme evet yer fıstığına hayır


Fransızlar çok yağlı beslenip, çılgın gibi sigara ve şarap içiyor.
statistiklere baktığımızda kalp hastalıklarının pek çok ülkeye göre çok
az olduğunu görüyoruz. Aynı sonuçlar kanser içinde söz konusumu acaba?


Amerika ile kıyaslarsak evet kansere yakalanma oranlarıda daha düşük.
Garip ama bu sonuçların hepsi çılgın gibi içtikleri şaraba dayanıyor.
Özellikle kırmızı şarap, içinde barındırdığı antioksidanlarla (tanin,
fenol, epicatechin) kan inceltici görevi yapıyor ve tabi ki kalp
hastalıklari riskinide azaltıyor.


Şarabın içinde bulunan bir başka sağlıklı madde daha var. Resveratrol...
Aynı zamanda kanserle de mücadele ediyor. Resveratrol bir çok gıdada
bulunuyor ama yüksek miktarlarda bulunduğu iki besin çeşidi var. Kırmızı
üzüm ve yer fıstığı. Yer fıstığını size tavsiye etmiyorum, hem çok
yağlı, hem de içinde aflatoksin isimli kansorejeni barındırıyor.


(Bir söylentiye göre Saddam Hüseyin 1991 deki körfez savaşında bu
toksini Amerikan askerleri üstünde kullanmış!) Ama kırmızı üzümü
hepinize şiddetle tavsiye ederim. Özellikle soğuk ve nemli ülkelerin
üzümlerinin daha fazla resveratrol içerdiğinide belirtmek isterim.


Yani Fransa,Kanada gibi. Resveratrolun, enflamasyonu tetikleyen COX2
enzimini durdurma etkisindende söz etmeliyim tabiî ki.(Enflamasyonu
tetikleyen ve kansere yol açan enzim.)Ayrıca kötü kolestrol olarak
adlandırılan LDL üzerinde de olumlu etkileri vardır.


UYARI: Alkolün meme kanserine yol açan faktörlerden biri olduğu
kanıtlanmıştır. Kadınlar alkol tüketimini minimuma indirmelidirler.
Şarap içmek yerine günde 1000 mikrogram resveratrol kapsülünü bir bardak
üzüm suyuyla beraber almaları tavsiye edilir. Şarap açıldıktan sonra
dışarda bekletilirse bir gün içinde içersindeki resveratrol buharlaşır,
buzdolabında saklanırsa yaklaşık 1 hafta dayanır.


Domatesi pişmiş yemelisiniz


Dr. Gaynor, yine son zamanlarda kanserden korunmanın yolu olarak koyu
renkli, özellikle de kırmızı sebze ve meyveleri tüketmemiz gerektiği
söyleniyor? Siz ne diyorsunuz?


Karoten ailesinden söz ediyorsunuz. Karotenler yağda çözülen
pigmentlerdir. Kimyasal akrabalarının adı A vitaminidir. 600 kadar
karoten içeren bitkinin içinden 50 kadarının böbreklerimizde A vitamine
çevrilebilme özelliği olduğunu biliyoruz. A vitamini bağışıklık
sistemimiz için en önemli vitamindir, enfeksiyonlarla savaşır, hücre
yapısının bütünlüğünde önemli rol oynar.


Fakat fazla alınan A vitamini tok******. LİK, kırmızı bir pigmenttir ve
domates, havuç, kayısı, kırmızı biber, greyfut ve karpuzda bolca
bulunur. Beyler, prostatınız domatese bayılır.Yapılan araştırmalar
göstermiştir ki, artan likopen tüketimi eşittir düşük prostat kanseri
riski.


Eğer her hafta 10 porsiyon dometesli gıda alırsanız prostat kanseri
riskinizi % 45 azaltırsınız. Beslenme uzmanlari genellikle sebze ve
meyveleri çiğ tüketmemizi tavsiye ederler ama bu likopen için tam
tersidir. Pişmişi çok daha etkilidir, çünkü sindirim sistemimizin, çiğ
domatesten alabildiği likopen miktarı çok düşüktür.


Protein ve liflerin içinde kilitli duran karoten pigmentleri ancak
pişirilince serbest kalır. LUTEİN ve ZEAXANTHİN, bu iki karoten çeşidi
daha çok kara lahana, yeşil lahana, ıspanak, mısır ve sarı renkli
sebzelerde bulunur ve meme kanseri riskini düşürür.


Vitamin-mineral testi yaptırın


Kansere karşı koruyan bitkileri kullanırken miktarlarını nasıl ayarlamalıyız?


Tabiiki herkes için aynı miktarlar söz konusu değil. Bir kişinin folik
asit miktarı tehlikeli seviyelere düşmüşken bir diğerininki gereğinden
fazla yükselmiş olabilir. Günümüzde vitamin-mineral seviyelerimiz tespit
edebilen testler mevcuttur. Bu testlerin neticesine göre planlama
yapmak daha akılcıdır.


Lüzumlu miktarların tespitinde, yaşadığınız çevre, genetik yapınız,
emilim yapma kapasiteniz de etkendir. Örnek olarak tekrar sigara
tiryakilerine döneceğim. Sigara insan vücudunda depolanmış tüm
antioksidanları tüketir, daha da kötüsü detoksifikasyon enzimlerimizden
olan (kansorejenleri elemine eden enzimler) glutathionenin eksilmesine
de sebep olur. Sonuç akciğer kanseri. Burada göstermek istediğim miktar
tespitinde yasam biçimimizin ne kadar belirliyici olduğudur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Domatesi pişirerek tüketin
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» "Sarımsağı bol tüketin"
» İhtiyacınız kadar tüketin

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paylaşım Türkiye :: Sağlık Bilgisi :: Alternatif Tedavi-
Buraya geçin: