Peygamber efendimiz devamla şöyle buyurdu
“Bu ayda dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever.
Bunlar,
Kelîme-i şehâdet söylemek ve istiğfâr etmektir. İkisini de, zaten her
zaman
yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allahü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem
ateşinden O'na sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse,
kıyâmet
günü susuz kalmıyacaktır.”
(Sahîh-i Buhârî)deki bir hadîs-i şerîfte de Peygamber efendimiz şöyle
buyurdu:
“Bir kimse, Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilir, vazîfe bilir ve
orucun
sevabını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günahları affolur.”
Bu hadîs-i şerîften anlaşılıyor ki, orucun Allahın emri olduğuna inanmak
ve
sevap beklemek lâzımdır. Günün uzun olmasından ve oruç tutmanın güç
olmasından
şikâyet etmemek şarttır. Günün uzun olmasını, oruç tutmayanlar arasında
güçlükle
oruç tutmayı, fırsat ve ganîmet bilmelidir.
Câbir bin Abdullah hazretlerinin haber verdikleri bir hadîs-i şerîfte,
Peygamber
efendimiz şöyle buyurdu:
“Allahü teâlâ benim ümmetime, Ramazan-ı şerîfte beş şey ihsân eder
ki,
bunları hiçbir peygambere vermemiştir:
1- Ramazanın birinci gecesi, Allahü teâlâ mü'minlere rahmet eder.
Rahmet ile
baktığı kuluna hiç azap etmez.
2- İftâr zamanında, oruçlunun ağız kokusu, Allahü teâlâya, her
kokudan daha
güzel gelir.
3- Melekler, Ramazanın her gece ve gündüzünde, oruç tutanların
affolması için
duâ eder.
4- Allahü teâlâ, oruç tutanlara, âhırette vermek için, Ramazan-ı
şerîfte
Cennette yer ta'yîn eder.
5- Ramazan-ı şerîfin son günü, oruç tutan mü'minlerin hepsini
affeder. Yâni
Ramazan ayının tamamını oruçlu geçirenleri affeder.”