Yüreğine sevdiğim kadar yazıyorum
Yorgun harfler dökülüyor dudaklarımdan
Tek celselik ferman kaldı ellerimde
Sen endişe etme hatta duyma beni
Kendimi karanlık bir odaya hapsettim
Kendisinin katili rolünü oynuyorum.
Bak ben taş değilim ; seviyorum seni
Bir melek değilim; verilen talimatı uygulayan
Bak ben kızıl bir rüzgarım seni sayıklayan; duy beni
Evet,
Önsözü sen olan bir kitap yazıyorum
Ama devamını hangi sayfaya yazacağım bilmiyorum
Gözlerim kan kalemim pamuk
Bu kitap sadece okuyanı esir alır
Bu kalem sadece yazdığı yeri yakar.
Dudaklarımdan kalbine ne dualar doldurdum
Ellerini semaya kaldırıp amin bile demedin
Sevdam destan sayfalarına yazıldı
Okumadın bile
Senin mabedine ömrümü adadım
Dönüp bakmadın bile
Belki gelirsin gönlümün mabedine
Ya da sözlerim bu ayrılığın esareti olarak kalır.
Ben senin ne yokluğunun bir eksiğine
Ne de bir fazlana razıyım
Ben sadece sana aitim
Ve ben gönlümü çöl eden sensizliği sana adıyorum
Dünyayı senin adınla adımlıyorum…
Bu dünya zavallı
Bir ayrılık kurşunu gibi saplanır yüreğime
Bu geceler saadet geceleri değil , cezaevi
Bir seversin bin öldürür beni.
Evet
Kalbim yazdıklarım kadar temiz değildir
Ne kadar aşık varsa gönlüm o kadar mundar
Ve gökte ne kadar yıldız varsa yorgunluğumun konuğudur
O zaman her haneme kazınan mezar taşı olarak kal