Paylaşım Türkiye
Travma Sonrası Gelişim 212
Paylaşım Türkiye
Travma Sonrası Gelişim 212
Paylaşım Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


paylaşım forumu, site ekle, site tanıt, dizin
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlSite ekleGiriş yap

 

 Travma Sonrası Gelişim

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haso
Yetkingrafiker
haso


BANLANDI
Mesaj Sayısı : 2099
Kayıt tarihi : 02/08/10

Kişi sayfası
Altın Altın: 0
Para Para: 0

Travma Sonrası Gelişim Empty
MesajKonu: Travma Sonrası Gelişim   Travma Sonrası Gelişim EmptySalı 10 Ağus. - 2:55

Travma sonrası gelişim, bazı yazarların yaşanan travmatik olaylardan
sonra yaşantıya bağlı ortaya çıkan olumlu özellikleri ifade etmek için
kullandığı bir kavramdır. İlk bakışta insana oldukça alışılmadık
gelebilmekle birlikte “insan bir felaketten yararlanabilir mi ?’” sorusu
da doğaldır.

Büyük felaketler yaşamış insanların bir kısmı, bir süre sonra,
yaşantıları vasıtasıyla kriz durumlarıyla nasıl başa çıkabildiklerini
gördüklerini, ne kadar olumsuz ve yaralayıcı olursa olsun,
iyileşebildiklerini ve bunun kendilerine güvenlerini arttırdığını
anlatmaktadır. Ayrıca bu tür olayların insanların kendi küçük
topluluklarını daha yakın ve birbirine destek olabilen bir sosyal yapı
haline dönüştürdüğünü, bireylerin hayattaki önceliklerini, hedeflerini
ve değerlerini gözden geçirmelerine fırsat tanıdığını, dolayısıyla
kişisel gelişimlerine katkıda bulunduğunu düşünenler bulunmaktadır.
Görüldüğü gibi “her felaket hayatın iyileşmesi için bir fırsattır”
anlayışını destekleyen kişilerde bu anlayış, stres ve travma sonrası
iyileşme sürecine yardımcı olmakta, süreci hızlandırmaktadır.

TSSB Habercisi Ağır Stres Tepkileri


Ağır Stres Tepkileri



Her ne kadar felaketlere maruz kalanların çoğu bu yaşantı karşısında
hafif düzey stres tepkileri verirlerse de, her üç kişiden biri Travma
Sonrası Stres Bozukluğu’nun (TSSB) habercisi olabilecek bir takım daha
ağır stres tepkileri verebilmektedir. Söz konusu olan ağır stres
tepkileri şunlardır:


Disosyasyon :
kendini gerçek-dışı
ya da bedeninin dışındaymış gibi hissetme; belirli dönemleri hatırlamak
istendiğinde kafanın tamamen boş olması ve hiç bir şey hatırlayamama.

Hayatı sekteye uğratacak şekilde yeniden-deneyimleme (re-experiencing) :

dehşet verici anıları, kabusları yeniden yaşıyormuş gibi hissetme ve duyumsama.
Rahatsız eden anılardan kaçınabilmek için normalde yapılmayacak davranışların sergilenmesi : evden dışarı çıkamama, vb.

Madde ve alkol kötüye kullanımı ve bağımlılığı


Aşırı derecede duygusal uyuşma (emotional numbing) :
içi boşmuş gibi duyumsayarak hiçbir duygu hissedilememesi.

Aşırı tepkisellik (hyperarousal):
panik ataklar, öfke nöbetleri, aşırı gerginlik, aşırı tedirginlik hissedilmesi).

Yoğun kaygı :
hayatı durduran derecede endişe duymak, aşırı çaresizlik hissi, düşünce veya davranışlardaki takıntılar.

Ağır depresyon :
umudun, kendilik değerinin, motivasyon ya da hayatın anlamının tamamen yitirilmesi.

Psikotik belirtiler :
halüsinasyon, delüzyon, tuhaf düşünceler ve imgeler.

Ağır Stres Tepkilerine Haberci Olabilecek Olayla İlgili Faktörler

Yapılan araştırmalarla, ağır stres tepkilerinin ve uyum sürecinin uzun
süreceğine dair ipucu veren, yaşanan olayla ilgili bir takım risk
faktörleri belirlenmiştir. Belirlenen bu risk faktörlerini şu şekilde
sıralamak mümkündür:


- Yaşamı tehdit eden ya da ağır yaralanmaya neden olan bir olayı yaşamak ya da buna şahit olmak.


- Aşırı şiddet nedeniyle ölümlere, yaralanmalara ya da çevresel hasarlara şahit olmak.


- Kişinin evini, değerli eşyalarını, önem verdiği ve kendisi için destek grubu niteliği taşıyan ilişkilerini kaybetmesi.


- Aşırı derecede yorgunluk, uykusuzluk ve aç kalma.


- Tehlikelere uzun süreli maruz kalma ve kayıp yaşama.


- Zehirli maddelere maruz kalmış olma (zehirli gazları soluma, radyoaktif maddelere maruz kalmış olma).
Tarihçedeki Risk Faktörleri

Yapılan araştırmalar bireylerin travmatik deneyimden önce yaşamış
oldukları bir takım olayların da ağır stres tepkileri göstermelerinde
risk faktörleri oluşturabileceğini ortaya çıkartmışlardır. Bunun nedeni,
halihazırda yaşanan travmatik olayın geçmişte yaşanmış olan olayların
anılarını ve daha sonra neden oldukları tepkileri yeniden
alevlendirmeleridir. Tarihçede belirlenen risk faktörleri şunlardır:


- Başka travmalara maruz kalmış olma (büyük kazalar, taciz, savaş, kurtarma çalışmalarına katılmış olma, vb.).


- Kronik tıbbi rahatsızlıklar ya da kronik psikolojik bozukluklara sahip olma.


- Kronikleşmiş yoksulluk, evsizlik, işsizlik durumlarında yaşamak ya da ayrımcılığa maruz kalmış olmak.


- Önemli ve zorlayıcı yaşam olaylarına maruz kalmış olmak (birden bire tek başına çocuk yetiştirme durumunda kalmış olmak, vb.).
Stres Etkilerini Azaltmak ve Uyumu Arttırmak

Araştırmalar felaketlerden sonra stres tepkilerini azaltmak için
yapılabilecekler konusuna odaklanmaya başladı. Konuyla yapılan
gözlemleri temel alarak, felaket sonrasında stres tepkilerini azaltma ve
felaket sonrası uyumu arttırma yönünde faydalı olabileceği düşünülen
önlemler önerilebilir:


Korunma:
Güvende olabileceğiniz, gıda ve içecek bulunan, sessizce oturup rahatlayabileceğiniz temiz bir yer bulup kısa bir süre uyuyun.

Yönlendirme:

Kişisel ve aile üyeleriyle ilgili önceliklerinizi belirleyip bunlar
üzerinde çalışmaya başlayın. Böyle durumlarda ortaya çıkması muhtemel
olan ümit, amaç ve özgüven yitimi engellenebilsin.

Bağlantı Kurma:

Kendi deneyiminizi anlatabilmek ve onların deneyimlerini dinleyebilmek
için aile üyeleri, arkadaşlar ve psikolojik danışmanlarla bağlantı
kurun. Böylece+ yaşanan felaketin yarattığı stresin yavaş yavaş
yatışması mümkün olabilir.

Arama ve Seçme:
İhtiyaçlarınızı karşılayabilecek kurumları biran
önce araştırmaya başlayın ve içlerinden ihtiyaçlarınızı en uygun
koşullarda karşılayabilecek
olanları seçin.


Uyum Süreci Olarak Ortaya Çıkan Travma Sonrası Belirtiler

Travmaya yol açan olay ortadan kalktığı halde, olaya verilen tepkilerin
ortadan kalkmaması, travma kurbanlarının en önemli sorunudur.
Yeniden-deneyimleme (re-experiencing) da denilen süreç, travma
etkilerine bağlı olarak ortaya çıkan birçok belirti ve bozukluğun
açıklamasında kritik rol oynamaktadır. Bu süreçte kişinin yaşayabileceği
sorunları sıkıntı veren ve istenmediği halde zorla akıldan geçen anılar
ve görüntüler, kabuslar ya da kişinin başaçıkmakta zorlandığı çok yoğun
duygular olarak özetlemek mümkündür.


Gündelik deneyimlerin bilgilerinin beyin tarafından işlenmesi sırasında
sıkıntı verici yaşantılar ortaya çıkmaz; beyin zaten normal hızında
çalışırken onları zorlanmadan işleyebilme kapasitesine sahiptir.
Dolayısıyla travma sonrasında yaşanan bütün sıkıntılar, ilk başta
beynin, travmatik olay nedeniyle normalden çok daha fazla sayıda ve
yoğunlukta hücum eden uyarıcıları diğer bütün yaşantılar gibi işlemeye
çalışmasının bir sonucu olarak ortaya çıkar; uyuma yönelik bir sürecin
yan etkileri olarak değerlendirilebilirler.


Problem ancak işlenmesi gereken bilgileri zihninden değişik yollarla
uzaklaştırdığı ve bu bilgilerin işlenmelerine engel olduğu zaman başlar.
Travma deneyimlerinin neden oldukları yoğun ve dayanılmaz duygular
nedeniyle, bir savunma mekanizması olarak kişi, değişik yollarla
zihninden işlenmesi gereken bilgileri uzaklaştırabilir. Bu durumda, hala
işlenmesi gereken malzeme gündemde olur ama bilgi işleme süreci her
seferinde yarım kaldığından kişi kendisini aşağıdaki şekilde de görülen
bir kısır döngünün içinde buluverir.
Uyumsuz Başaçıkma Stratejilerinin Kullanılması

Özellikle uzun süren travma yaşantılarında (aileiçi cinsel taciz gibi)
travma kurbanları, olay sırasında olanlara katlanmak için
kullanageldikleri ve kendilerini korumaya yönelik olan başaçıkma
stratejilerini, sözkonusu durum ortadan kalktıktan sonra da kullanmaya
devam edebilirler. Bu stratejiler (aşırı duyarlılık, disosyasyon,
kaçınma ve duygusal uyuşukluk) zamanında gerçekten yardımcı olunmasına
karşın, travmatik durum ortadan kalktıktan sonra da kullanılırlarsa
kişinin hayatını problem yaratacak ölçüde engellemeye başlarlar.

Dolayısıyla travmayla bağlantılı olan bütün “belirtileri” uyum çabaları
olarak düşünmek yararlı olabilir. Söz konusu olan belirtiler, travma
kurbanlarının kendilerini zorlayan yoğun duygularıyla başaçıkma
çabalarını yansıtır. Problem, şimdiki durumlarıyla daha uyumlu
olabilecek başaçıkma stratejilerini bilmemeleri; geçmişteki travmatik
durumda kullandıkları davranış örüntülerini sürdürmeleridir. Buna bağlı
olarak, travma kurbanlarının belirtileri karşısında, sözkonusu
davranışın neye hizmet ettiğinin sorgulanması gerekir. Eğer uyumsuz olan
davranışların işlevleri anlaşılabilirse, bunların yerine aynı amaca
hizmet edecek olan daha uyumlu davranışların yerleştirilmesi mümkün
olabilir.


Travmanın Kalıcı Etkileri


Psikolojik olarak travmatize olan kişilerin yaşayabilecekleri bütün
belirtileri barındıran bir tanı bulunmamaktadır. Buna karşın, travmatize
olan kişilerin sahip oldukları birçok tanı bulunabilir. Travmatize olan
kişilerde sıklıkla görülen bozukluklar şunlardır:


- Madde kötüye kullanımı ve bağımlılığı


- Kişilik bozuklukları (özellikle Sınır Kişilik Bozukluğu [Borderline Personality Disorder]).


- Depresyon


- Kaygı bozuklukları (bu gruba Travma Sonrası Stres Bozukluğu [TSSB] da dahildir)


- Disosyatif bozukluklar


- Yeme bozuklukları


Bunlar arasında TSSB, psikolojik travma etiyolojisine dayalı tek tanı
kategorisidir. Herhangi birinin TSSB tanısı alabilmesi için,
tarihçesinde bir travmatik olay bulunması gerekmektedir. Tanıların çoğu
açıklama yerine betimlemeye yönelik olduğundan, bağlamdan bağımsız
olarak belirti ve davranışlara odaklanırlar; kişinin sözü edilen
davranışları neden ve nasıl geliştirmiş olabileceğiyle ilgili bilgi
vermezler (travmatik stresle başa çıkabilmek için, vb.). Travma ve
bağlantılı belirtilerini ortaya çıkarabilmek için “bu kişinin nesi var?”
yerine “bu kişi ne yaşamış?” sorusunu sormak gerekir.

ALINTIDIR
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Travma Sonrası Gelişim
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ruhsal travma
» çocuklarda nörolojik gelişim
» Kişisel Gelişim Merkezi
» AYETLERDE KİŞİSEL GELİŞİM MESAJLARI AY
» Doğal bitki özlü Gelişim ürünü

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paylaşım Türkiye :: Sağlık Bilgisi :: Ruh Sağlığı-
Buraya geçin: