Paylaşım Türkiye
Obsesif-Kompulsif kişilik bozukluğu 212
Paylaşım Türkiye
Obsesif-Kompulsif kişilik bozukluğu 212
Paylaşım Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


paylaşım forumu, site ekle, site tanıt, dizin
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlSite ekleGiriş yap

 

 Obsesif-Kompulsif kişilik bozukluğu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haso
Yetkingrafiker
haso


BANLANDI
Mesaj Sayısı : 2099
Kayıt tarihi : 02/08/10

Kişi sayfası
Altın Altın: 0
Para Para: 0

Obsesif-Kompulsif kişilik bozukluğu Empty
MesajKonu: Obsesif-Kompulsif kişilik bozukluğu   Obsesif-Kompulsif kişilik bozukluğu EmptySalı 10 Ağus. - 3:29

Bu kişilik biçiminin, ayrıntılara dikkat, disiplinli olma, duygusal
kontrol, azim ve nezaket gibi özellikleri toplum tarafından hoş
karşılanır. Bununla birlikte bazı kişilerde bu özellikler katılık,
mükemmeliyetçilik, kuralcılık, kararsızlık gibi uç noktalara ulaşır ve
işlevsel olmayan bir bozukluk haline gelerek bireye ve çevresindekilere
sıkıntı yaşatır hale gelir.

Özellikleri ;

Obsesif-kompulsif kişilerin düşünceleri genellikle akılcı ve işlevsel
özelliklerden yoksundur. Bu yoksunluk ise uyumsuz duygulara,
davranışlara ve fizyolojik tepkilere yol açar. Obsesif-kompulsiflerin
bazı otomatik düşünceleri şu şekilde sıralanabilir:


•“Bu iş mükemmel olmalı”,



•“Bunu kendi başıma yapmalıyım yoksa tam ve doğru olmayabilir”,



•“Boş zamanlarımda roman okumak yerine daha üretken işler yapmalıyım”,



•“Ne yapacağıma karar vermeden önce iyi düşünmeliyim yoksa hata yapabilirim”,



•“Bir kişi yanlış davrandıysa cezalandırılmalıdır”,



•“Bu eski lambayı saklamalıyım, çünkü bir gün ihtiyacım olabilir”,



•“Bir işi, doğru olduğundan emin olmak için tekrar tekrar yapmayı tercih ederim”,



•“Bu partide kendimden hoşnut olmalıyım”.
Obsesif-kompulsif
kişilerin otomatik düşünceleri kendileri ve dünya hakkında sahip
oldukları belirli inançlara dayanmaktadır. Bu inançlardan en önemli
olanlar şu şekilde sıralanabilir:

1- "Doğru ve yanlış olan davranışlar, kararlar ve duygular vardır".
Mükemmel olan ve kabul edilebilen davranışlar, doğal olarak çok dar bir
ranj içerisindedir. Obsesif-kompulsif bir kişi için, bu dar çerçevede
yer almayan herşey uygunsuzdur ve dolayısıyla da “yanlış”tır. Örneğin
genç bir öğrenci, taşınırken kendi dairelerine hasar veren eski oda
arkadaşlarına kızdığında kontrolünü kaybettiğinden şikayet ediyordu.
Kızmasının normal ve garipsenmeyecek bir durum olmasına rağmen, herhangi
bir negatif duygu deneyimi yaşamak istemediği için, yaşadığı bu
kızgınlık duygusu nedeniyle üzüntü duyuyordu.


2- "Takdir edilebilmem için yanlış yapmamalıyım". Obsesif kişiler
herhangi bir şeyi mükemmel yapmaz ya da yaptıkları işin mükemmel
olmadığını düşünürlerse, kendilerini kötü ve işe yaramaz insanlar olarak
değerlendirirler. Doğal olarak da mükemmel olmak mümkün olmadığından,
obsesifler sıklıkla düşük benlik saygısı ve depresyondan yakınırlar.
Gelecekte de mükemmel olamama düşüncesi anksiyete, panik ve kaçınmayı
beraberinde getirir. Buna örnek olarak, sosyal ilgiyi çekememe, sanat
tarihinde resminin iyi bir yer alamaması veya bir arkadaşının
beğenmemesi gibi düşünceleri nedeniyle, üzerinde çalıştığı son resmi
tamamlamak istemeyen obsesif bir ressam verilebilir. Tüm bu işlevsel
olmayan düşünceler, kendisini kötü bir ressam olarak yorumlamasına neden
olmaktadır.


3- "Yanlışlık yapmak başarısızlıktır" ve "Başarısızlık affedilemez".
Obsesif bir kişinin başarının mükemmelliği gerektirdiğiyle ilgili
görüşü, başarısız olmayı kaçınılmaz hale getirir. Başarısızlık, hayatın
trajik ve korkunç bir hale gelmesine neden olur. Bu tür bir düşünce
tarzı, kendisine çok çekici gelen sekreterine özel bir armağan almak
isteyen bir işadamı tarafından sergilenmiştir. Sekreteri için bir
mücevher aldıktan sonra, sekreterinin bundan hoşlanıp hoşlanmayacağı
hakkında tereddüte düşmüştür. Bir yanlışlık yaptığı düşüncesi, yani
sekreterin bu hediyeden hoşlanmayacağı fikri, kendisini rahatsız etmiş,
depresyon ve anksiyete düzeyi çok yükselmiştir.


4- "Yanlışlık yapmak eleştiriyi hak etmektir". Bunu şu şekilde
açıklayabiliriz: Yapılan bir iş kusursuz değilse, kişi bu yüzden
suçluluk duymalı, kendi kendini kınamalıdır. Eğer bir kişi kendi
yanlışlarından dolayı kendini ciddi şekilde eleştirmiyorsa bir yanlış
daha yapmakta ve gittikçe mükemmelikten uzak ve değersiz bir hale
gelmektedir. Örneğin kilo vermek için diyete başlayan obsesif bir
kadının, bu süreç içerisinde kilo vermeye başlamış olmasına rağmen,
belirlenen diyet programındaki hafif sapma diyetini başarısız olarak
yorumlamasına neden olur. Diyet progr***** 11 gün süreyle düzgün bir
şekilde uysa ve 12. gün bir kurabiye yese başarısızlık hissedecek ve
tamamen kontrolünü kaybettiğini düşünerek kendisini şişman ve iğrenç
hissedecektir. Eğer terapist bu hastaya, duyduğu suçluluk ve
depresyonunun işlediği günaha göre gereğinden fazla olduğunu söylerse
buna da karşı çıkacak ve gittikçe artan bir şekilde kontrolünü
kaybederek eninde sonunda yine şişmanlayacaktır.


5- "Çevrenin kontrolünde de, kendimi kontrolde olduğu kadar başarılı
olmalıyım". "Kontrol kaybı tehlikelidir" ve "Kontrol kaybı affedilemez".
Bunlar, obsesif kişinin ısrarla üzerinde durduğu varsayımlarıdır.
Dünyadaki herşeyi ve herkesi kontrol etmek mümkün olmadığı halde,
obsesifler kendilerinden bunu yapmayı beklerler. Zorunluluklarını yerine
getirmediklerinde rahatsızlık duyar ve hayal kırıklığı yaşarlar. Onlara
göre hayatın büyük bir ciddiyetle yaşanması gerekir, böylece ciddi bir
yanlış yapma olasılığı da ortadan kalkar.


6- "Eğer birşey tehlikeliyse ya da tehlikeli olma ihtimalı varsa,
kişinin bundan müthiş derecede rahatsız olması gerekir". Buna örnek
olarak haberleri dinleyen obsesif bir kadını ele alalım. Haberlerde,
şanssız bir adamın arabasıyla kaza yaptığını ve öldüğünü duymuş olsun.
Obsesif hasta bu olaydan sonra, arabasını çarpacağından ve öleceğinden
korktuğu için tek başına araba sürmekten kaçınır. Haberlerde belirtilen
kaza geçiren şahsın 62 yaşında olması, kalp hastası ve yüksek tansiyon
probleminin olmasının, buna rağmen kendisinin ise 34 yaşında ve sağlıklı
olmasının bir önemi yoktur. Obsesifler risk almanın tehlikeli
olabileceğini düşünürler ve bunun zihinden çıkartılmaması gerektiğine
inanırlar.


7- "Kişi felaketlerin oluşmasını sihirli tekrarlayıcı davranışlar
(ritüeller) veya obsesyonel düşüncelerle (ruminations) engelleyebilir".
Bu kişilere göre endişe işlevsel bir duygudur. Eğer bir olayla ilgili
olarak yeterince endişe duyarlarsa, beklenilen tüm kötü sonuçları
önceden önleyebileceklerini düşünürler. Bununla birlikte, tekrarlayıcı
bir davranışı yapmak kişinin düşünceleri ve duygularıyla doğrudan
yüzleşmesinden daha kolay ve daha etkilidir. Ayrıca eğer birşey hakkında
yeterince düşünürlerse, mükemmel kararlar veya eylemler ortaya
çıkartabileceklerine inanırlar. Tekrarlayıcı eylemler ve obsesyonel
düşünceler, delice ve tehlikeli şeyler yapmamak için gereklidirler.


8- "Eğer bir şeyin mükemmel olacağı kesin değilse, hiçbir şey yapmamak
daha iyidir". Çünkü mükemmel olmama berbat sonuçlar doğurur. Obsesif
kişi tercihlerini yapar veya sadece başarıdan emin olduğunda harekete
geçer. Hayatta da hiçbir şey belirgin olmadığı için, en iyi seçim hiçbir
şey yapmamaktır. Eğer kişi hiçbir şey yapmazsa, başarısızlığa uğramaz
ve böylece kendisini eleştirme veya başkalarından eleştiri alma
riskinden kurtulur.


9- "Kurallarım ve tekrarlayıcı davranışlarım olmadan hareketsiz ve
tembel bir hale gelir ve çökerim". Obsesifler genellikle yaptıkları
davranışların bir nedeni olduğunu ve bunların kendileri için taşıdığı
önemi anlamazlar. Sonuçta, eğer terapist bazı kuralların ve tekrarlayıcı
davranışların değiştirilmesi veya terk edilmesi gerektiğini düşünürse,
bu kişiler kendilerini bir felakete uğramış gibi hissederler. "Tamamen
çalışmayı bırakacağım”, "işimin randımanı düşecek", "sıradan bir kişi
olacağım" gibi duygu ve düşüncelere kapılırlar. Tüm bunlardan tahmin
edilebileceği gibi, obsesifler geliştirdikleri kurallar ile ilgili
sorulara tahammül edemezler.


Yukarıda sıralanan bu 9 madde
OKKB'nun majör ve minör özellikleridir. Bunlara ek olarak, bilgi işleme
sürecindeki sistematik hatalar gibi bilişsel çarpıtmalar da OKKB’nun
özellikleri arasında sayılabilir. Bunların arasında “ikili düşünce”,
“basit şeyleri tamamen görme veya hiç görmeme” ve “siyah ya da beyaz
görme” gibi bilişsel çarpıtmalar da yer alır. Bunlar, obsesif kişinin
katılığının, işleri ağırdan almasını ve mükemmelliyetçiliğinin altında
yatan sebeplerdir. Düşüncedeki bu ilkel ve bütüncül tarz olmasaydı
obsesifler yalnızca siyah ve beyazın yerine, insanların gördüğü diğer
renkleri de görebilirler, yani; bazı şeylerin mükemmel, çok iyi, iyi,
orta, kötü ve çok kötü de olabileceğini anlar, böylece mükemmel olmayan
bir kararı da tolere edebilirlerdi.


Obsesif-kompulsiflerde görülen diğer bir bilişsel çarpıtma, durumu aşırı
büyütme ve felaket getirici bir olay olarak yorumlamadır. Yapılan bir
hata ya da mükemmel olmayan bir iş, obsesif bir kişi tarafından aşırı
derecede büyütülür. Böylece obsesif bir kişi yaşadığı ikili düşünceye
bağlı olarak bir başarı testinden 100 üzerinden 100 almayı beklemiyecek
ama başarısızlığı da (yani 100 üzerinden 100 alamaması) berbat ve çok
kötü sonuçlar getiren bir şey olarak değerlendirecektir.


Obsesifler genellikle, olayların taşıdıkları önemin gerçek derecesini
görmekte güçlük çekerler veya herhangi bir iş üzerinde çalışırken işin
asıl önem verilmesi gereken noktasına değil de başka noktalarına takılıp
kalırlar. Örneğin bir projenin çok küçük detaylarını tamamen doğru
yapmak için uğraşırlarken, daha önemli olan genel proje gecikir.


Birçok obsesif kişide görülen bir özellik de "yapmalı" "etmeli" türü
düşünce tarzıdır. Bu ilkel ve mutlak düşünce sistemi, kişileri yapmak
istedikleri ve yapılmasını tercih ettikleri şeylerden ziyade, kesin ve
mutlak standartlara göre hareket etmeye yöneltir. Eğer yapmaları
gerekeni yapmazlarsa kendilerini suçlu hissederler ve kendi kendilerini
eleştirirler. Buna ek olarak diğer insanlar da görevlerini yerine
getirmezlerse o zaman kızgınlığa ve kınamaya layıktırlar.
Eksen I Bozuklukları İle İlişkisi

OKKB olan kişiler oldukça çok sayıda ve çeşitli yakınmalar ile terapiste
başvururlar. En sık başvurulan yakınma türü ise anksiyetedir.
Mükemmelliyetçilik, katılık ve davranışlarını yönlendiren "-meli, -malı"
türündeki düşünceleri çeşitli anksiyete bozukluklarına zemin
hazırlamaktadır. Birçok obsesif hasta performanslarının ve yaptıkları
işlerin iyi ve yeterli olup olmadığı konusunda sürekli olarak uzun uzun
düşünür ve üzüntü duyarlar. Bu durum yapacakları işler konusunda
kararsızlık duymalarına ve işi ertelemelerine neden olur. Bu da
kaçınılmaz olarak anksiyete yaratır. Yaşanan bu kronik anksiyete bir
süre sonra paniğe dönüşebilir. Örneğin obsesif bir kişi kısa süre
içerisinde bir projeyi yetiştirmek zorundaysa ve aşırı
mükemmelliyetçiliği nedeniyle de iş çok yavaş ilerliyor ya da
ilerlemiyorsa panik kaçınılmazdır. Obsesifler, hızlı kalp çarpıntısı,
nefes kesilmesi gibi paniğe eşlik eden semptomlardan da doğal olarak çok
rahatsız olurlar.


OKKB olan hastaların sundukları diğer bir problem ise depresyondur. Bu
distimik veya unipolar majör depresyon şeklinde olabilir. OKKB olan
hastalar depresyonlarının bu kişilik özelliklerinden kaynaklandığının
farkında değillerdir ve terapiye can sıkıntısı, enerji kaybı ve hayattan
zevk almama gibi nedenlerle başvururlar. Bazen, onların bu çökkün
hallerini gören eşleri veya yakınları tarafından terapiye zorlanırlar.
Obsesif kişiler; katılıkları, mükemmelliyetçilikleri ve kendilerini,
çevrelerini ve duygularını kontrol etmeye olan aşırı ihtiyaçları
nedeniyle kolayca incinebilir (vulnerable) bir hale gelirler.
Yaşamlarının kontrollerinden çıktığını hissettikleri anda umutsuzluk ve
depresyon yaşarlar, savunma mekanizmaları etkisiz kalır.


Obsesiflerde çeşitli psikosomatik bozukluklar sık sık görülür. Yüksek
uyarılma ve anksiyete nedeniyle fiziksel bir rahatsızlığın ortaya
çıkması kaçınılmazdır. Tansiyon, baş ağrısı, kabızlık ve ülser gibi
problemlerden sıklıkla yakınırlar. Eğer çok sinirli ve saldırgan bir
yapıya sahipseler ve A-tipi kişilik özelliklerini de taşıyorlarsa
kardiovasküler problemler kaçınılmaz hale gelebilir. Bu tür şikayetlerle
sık sık doktora başvururlar ve bu şikayetlerinin psikolojik kökenini
anlamak ve bunlarla çalışmak oldukça zordur.


OKKB olan bazı hastalarda da cinsel işlev bozuklukları görülebilir.
Aşırı kontrolcü, içtenlikten yoksun ve katı olmaları duygularını
kolaylıkla eşlerine aktarmalarını engellediği için sorunlar ortaya
çıkar. En sık karşılaşılan cinsel işlev bozuklukları, erken boşalma,
orgazm olamama, cinsel arzu duymama ve cinsel ilişki esnasında acı
duymadır.


Sonuç olarak obsesifler, çevrelerinde bulunan ve onların bu durumları
ile başa çıkamayan diğer insanlar tarafından terapiye zorlanırlar.
Eşler, obsesif kişinin duygularını aktaramaması, aşırı çalışması ve
ailesine çok az zaman ayırması gibi nedenlerden kaynaklanan problemler
dolayısıyla evlilik terapisine başvurabilirler. Aileler ise, aile ve
çocuklar arasında kronik kavgalara, çekişmelere neden olan katı ve
tavizsiz aile düzeni nedeniyle başvurabilirler. Hatta işverenler, işleri
sürekli ertelemesi, işlevsel bir biçimde çalışmaması ve iş arkadaşları
ile olan ilişkilerdeki problemleri nedeniyle, kendi işyerlerinde çalışan
bir hastayı terapiye gitmesi için zorlayabilirler.
Bilişsel Terapi Yaklaşımı

OKKB olan hastalarla yapılan psikoterapinin temel amacı, hastanın
davranış ve duygularının değiştirilebilmesi amacıyla, problemlerinin
altında yatan varsayımları ona gösterebilmek ve bunları yenmesinde
yardımcı olmaktır. Terapi, hastanın getirdiği problem ya da problemlere
odaklanılarak başlamalıdır. Şayet hasta anksiyete, baş ağrısı ve erken
boşalma gibi belirtilerle başvurursa, bunlar OKKB’nun ilk ipuçları
olabilir. Bazen de hasta “patronum, geçerli bir nedeni olmadığı halde
beni sürekli eleştiriyor” gibi çok uç bir şikayetle başvurabilir. Bu tür
bir problem ile gelen bir hasta ile çalışmak oldukça güçtür. Terapist
böyle bir durumda doğrudan getirilen probleme yönelmeli, patronun
davranışlarını değiştiremeyeceklerine göre, hedeflerinin bu
davranışların hasta üzerindeki etkisinin değiştirilmesi olduğu hastaya
belirtilmelidir.


Bütün terapilerde olduğu gibi, başlangıçta hasta ile sağlam bir
ilişkinin kurulması önemlidir. Bu ise, obsesif hastaların katı, duygu
aktarımı ve kişilerarası ilişkilerinin zayıf olması nedeniyle oldukça
zordur. Bu hastalarla yapılan terapi genellikle duygusal aktarım ve
destekten yoksun, yalnızca iş ve problem odaklı olarak sürme
eğilimindedir. Terapi ilişkisi genellikle terapistin hasta üzerindeki
yönlendirmesine temellenir. Terapinin erken aşamalarında duygusal bir
ilişkinin kurulmaya çalışılması zararlı olabilir ve terapinin erken
sonlanmasına yol açabilir.


Obsesifler, terapistler üzerinde çeşitli duygusal reaksiyonlara neden
olabilirler. Bazı terapistler bu hastaları, duygusallıktan yoksun
olmaları, olayların duygusal yönlerinden çok, gerçekçi görüntüleriyle
uğraşmaları nedeniyle çok kuru ve sıkıcı bulabilirler. Yavaşlıkları ve
ayrıntılara çok dalmaları nedeniyle, deneyimli bir terapisti bile
çileden çıkartabilirler. Bazı obsesifler terapide pasif-agresif yollar
izleyebilirler. Örneğin bir ev ödevi verildiğinde, terapiste bu ödevin
çok aptalca ve ilgisiz olduğunu söyler veya ev ödevini yapmayı
başlangıçta kabul eder ama yapmak için hiç vakitleri olmadığını ya da
unuttuklarını söylerler. Bu tür hastalar terapistte kızgınlık ve hayal
kırıklığı yaratırlar.


Obsesif bir hastaya terapistin gösterdiği tepki aynı zamanda terapiste,
hasta ve hastanın yaşadığı güçlüklerin kaynakları hakkında da bilgi
sağlar. Bununla birlikte terapist, hastanın görüşlerinin temellendiği
değerleri değiştirmeye çalışmaktan çok, hastanın ihtiyaçları ve ortaya
koyduğu problemler üzerinde çalışmalıdır. Örneğin duygu aktarımında
güçlüğü olan bir obsesif hastanın bu durumu, bir terapist için
psikolojik sağlıklılık göstergesi olmadığı halde, hasta için bu durum
bir stres kaynağı oluşturmuyor olabilir.


Bilişsel terapinin başlangıcında hastaya bilişsel model hakkında bilgi
vermek gereklidir. İnsanın duyguları ve davranışlarının, yaşantısındaki
olaylara verdiği anlam, düşünceleri ve algılarından etkilendiği, bunlar
üzerine kurulduğu anlatılarak, hastanın çeşitli yöntemlerle bunun
farkına varmasını sağlamak gereklidir. Hastaya, terapi esnasındaki duygu
değişimlerini farkettirerek ya da daha önce olanları düşündürerek bu
gösterilmeye çalışılabilir. Bunu hastaya farkettirmenin başka bir yolu
da; geç kalan arkadaşını bekleyen birini düşünmesini sağlamaktır. Bu
arkadaşını beklerken kızgınlık, anksiyete ve depresyon gibi ilgili
değişik duygular ve "Beni bekletmeye nasıl cüret edebilir", "kaza
geçirmiş olabilir" veya "bu durum kimsenin beni sevmediğini gösterir"
gibi duygularla ilgili düşünceler hastaya sıralanarak farkına varmasına
çalışılabilir.


Hastaya bilişsel terapi hakkında bilgi verdikten sonra tedavi edici
(terapötik) hedeflerin belirlenmesi önemlidir. Getirilen problemlerle
ilişkili olarak bir hedef listesi yapılabilir. Terapist ve hasta
hedefleri belirledikten sonra bunları sıraya dizerek üzerinde çalışmaya
başlarlar. Hedefler sıraya dizilirken her bir problemin önem derecesi ve
çözülebilme kolaylığı gibi iki kriter kullanılabilir. Bu, terapinin
hızlı ve başarılı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olur. Problem
alanları belirlenip sıraya dizildikten sonra, bunlarla ilgili otomatik
düşünceler ve şemaların belirlenmesi önemlidir. İşlevsel olmayan
düşüncelerin hangi durumlarda, nasıl bir duygu durumu içindeyken, ne ile
ilgili olarak ortaya çıktığının hasta tarafından farkedilerek
kaydedilmesi istenir. Böylece bir obsesif, işi erteleme konusu üzerinde
çalışırken, bunun bir görev olduğunun farkına vararak anksiyete
yaşayabilir ve "bunu yapmak istemiyorum, çünkü mükemmel bir şekilde
yapamayacağım" diye düşünebilir. Buna benzer birkaç otomatik düşünce
örneği hastaya gösterildiğinde anksiyete ve işi erteleme durumunun
mükemmelliyetçiliğinden kaynaklandığını anlama fırsatı doğabilir.


Kaynak: Beck, A.T. & Freeman, A. (1990). Obsessive-compulsive
personality disorder. Cognitive Therapy of Personality Disorders
(pp.309-332). NewYork: The Guilford Press.


* Ankara Üniversitesi, DTCF Psikoloji Bölümü
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Obsesif-Kompulsif kişilik bozukluğu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu ve tedavisi
» Obsesif Kişilik Bozukluğu
» Bağımlı Kişilik Bozukluğu
» Narsist Kişilik Bozukluğu
» Asosyal kişilik : kişilik bozuklukları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paylaşım Türkiye :: Sağlık Bilgisi :: Ruh Sağlığı-
Buraya geçin: