Hastalığın Oluşumunda Etkili Faktörler Nelerdir?
Mide kanserinin görülme sıklığı ile göç arasındaki ilişkiler, genç
yaştan itibaren kanser yapıcı bir maddeye maruz kalmanın kanser
oluşmasında sorumlu olduğunu göstermektedir. Bu maddenin ne olduğu
bilinmemekle birlikte, diyetin sorumlu olabileceği üzerinde
durulmaktadır. Nişasta, turşular, tuzlanmış et ve balık gibi
yiyeceklerin mide kanserleri ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Süt,
taze sebzeler, turunçgiller, vitamin C ve soğuk gıdalarla beslenenlerde
tersine olarak mide kanseri daha az görülmektedir. Alkol de zayıf bir
risk faktörü iken sigara önemlidir. Lif oranı düşük gıda alımında kanser
riskinde azalma olurken, çikolata ile beslenmede riskte artma olduğu
gösterilmiştir. Mide kanserli hastalarda yapılan çalışmalarda, bu
hastaların tuz tüketiminde artış olduğu saptanmıştır.
Bazı hastalıklar mide kanserinin oluşumunu kolaylaştırmaktadırlar.
Bunlar Tablo 1 de gösterilmiş.
Tablo1
1- Kronik atrofik gastrik ve intestinal metapazi
2- Mide ülser
3- Pernisiyoz Anemi
4- Hipertrofik gastrit
5- Gastrik polip
6- Gastrik Dispalzi
7- Helicobacter Pylorinin varlığı
Kan grubu ‘A’ olan insanlarda mide kanseri sıklığı yüksektir. Bu durum
ve bazı ailelerde mide kanserinin sık görülmesi genetik yatkınlık
ihtimalini artırmaktadır. Mide kanseri erkeklerde kadınlara göre 2 kat
daha fazla ve 50-70 yaşlar arasında daha sık görülür.
Mide kanseri riski sosyoekonomik durumu düşük olanlarda daha fazladır. Midenin alt yarısında daha sık görülür.
Patoloji olarak 4 şekilde görülür.
1- ülserli şekil
2- infiltran şekil
3- polipoid şekil
4- yüzeyen yayılan tip
Klinik
Klinik olarak en çok rastlanan belirti mide bölgesinde ağrıdır. Ağrıyla
birlikte iştahsızlık ve kilo kaybı sık görülen bulgulardandır. Kardia
(midenin yemek borusuyla birleşim bölümü) bölgesine yerleşen tümörler de
yutma güçlüğü ilk belirti olabilir. İlerleyen vakalarda bulantı ve
kusma olabilir. Nadiren yoğun bir kanama veya mide perforasyonu
(delinmesi) başlangıç bulguları olabilir.
Hastanın muayenesinde, erken evrede mide bölgesinde hassasiyet dışında
bir bulgu saptanmamışken, geç evrede ise karında mide bölgesinde kitle,
göğüs kafesi üst kısmında boyun kenarında lenf bezi büyümesi ve karında
‘asit’ denen sıvı toplanması saptanabilir. Tümörden devamlı ve yavaş
kanamaya bağlı kansızlık (anemi) ve buna bağlı belirtiler çoğu vakada
görülebilir.
Tanıda baryumlu radyografi oldukça değerlidir. Ancak küçük lezyonlar
atlanabilir, kesin tanı endoskopi ve biopsi incelemesi ile konur.
Tedavi
Bugün mide kanserinin radikal tedavisi cerrahi müdahaledir. Erken
dönemde tanı konulup bir an önce cerrahi müdahale yapılmalıdır.
Kemoteraopi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi (ışın tedavisi) sonuçları şu
an için yüzgüldürücü değildir.
Erken tanı koymak ve erken cerrahi tedavi hastanın yaşama şansını artıran en önemli faktördür.